Referans Referans Referans Referans Referans


I. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Yugoslavya Devleti, Ortodoks, Katolik ve İslam dini mensuplarıyla birlikte birbirinden farklı pek çok etnik gurubu içinde barındırıyordu. Ancak 1941 yılında Nazi Almanyası ile faşist İtalya birleşerek Yugoslavya devletine saldırdı ve Hırvatistan Bağımsız Devletini kurarak Yugoslavya Devletini parçaladı. Yugoslavya Devletinin yıkılmasının ardından bölgede kaos ortamı oluştu ve dış müdahalelerin de etkisiyle etnik guruplar bir arada yaşayamaz hale geldi. Sovyet bloğunun da parçalanmasıyla etnik guruplar zaman içersinde bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar.


25 Haziran 1991 yılında İtalyan desteğiyle Hırvatistan ve Slovenya bağımsızlıklarını ilan ederken 1 Mart 1992 yılında Hırvat ve Boşnak Müslümanlar, Bosna- Hersek’in bağımsızlığı konusunda referandum oylaması talep etti. Referandum yüzde 99,7 gibi bir rakamla neticelendi ancak Bosnalı Sırpların çoğu referandumu boykot ettiler. Bu boykota rağmen Nisan 1992’de Aliya İzzet Begoviç yönetimindeki Bosna- Hersek bağımsızlığını ilan etti. Ancak kazanılan bağımsızlık, Büyük Sırbistan hayalleri olan Bosnalı Sırpları memnun etmedi ve bu memnuniyetsizlikleri, insanlık dışı uygulamalarının müsebbibi oldu.

Yugoslavya’nın çöküşü ve Bosna Hersek’in bağımsızlık ilanının ardından Büyük Sırbistan hayalleri olan Bosnalı Sırplar, Sırbistan’dan askeri yardım alarak, bir Sırp Cumhuriyeti kurduklarını ilan edip, bölgede yaşayan Müslüman Boşnaklar ile Katolik Hırvatların ülkeyi terk etmelerini istediler. Bölge halkı topraklarını terk etmekten yana olmayınca korkunç bir soykırımla karşı karşıya bırakıldı.

Soykırımın en yoğun biçimde yaşandığı şehirse hiç kuşkusuz Srebrenica şehri oldu. Oysa soykırımın başlamasıyla ülkeye zoraki yolla müdahil olmayı başaran BM’nin güvenli bölge olarak tayin ettiği altı bölgelerden biri de Srebrenica’ydı.

Daha önce 24 bin civarında olan kent nüfusu, Bosna Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte 60 bine kadar yükseldi. Şehir diğer kentlerden göç eden mültecilerle dolarken, salgın hastalıklar, işsizlik ve açlık oranı da ayyuka çıkmıştı. Srebrenica artık şehirden ziyade, bir “toplama kampı” görüntüsüne bürünmüştü.

Müslüman halkın elindeki silahlar Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından koruma bahanesiyle alınmış ve bölge halkı katliam karşısında savunmasız bırakılmıştı.

Savunmasız kalan halk Ratko Mladiç komutasındaki birliklerin vahşi uygulamalarına maruz bırakılırken bir kısım Müslümanlar BM Barış Gücü’nden silahlarının kendilerine iade edilmesi hususunda başvuruda bulundular ancak silahlardan sorumlu tutulan Hollanda komutanı Thom Karremans bu başvuruyu reddetti. BM savunmasız halka derhal yardım süsü görüntüsü vererek, yalnızca iki F16’yı kent üzerinde bir uçuş yaptırmakla yetindi.

BM Barış Gücü tarafından bölgeye sözde koruma amaçlı yerleştirilen Hollandalı askerler, bir gece Barış Gücü komutanından aldıkları ani kararla şehri terk ettiler. Şehir güvenliğinden sorumlu Hollandalı askerler, bölgeyi boşaltırken Komutan Thom Karremans 25 bin mülteci ile şehri Sırplara teslim etti.

11 Temmuz 1995 günü Ratko Mladiç silahlarından arındırılmış kente girerken hiç zorluk çekmedi. Savunmasız kalan Müslüman Boşnaklar ve mülteciler Sırplar tarafından yollarda, dağlarda hunharca katledildiler. Sırp katiller cesetlerde kimlik tespiti yapılamaması için, cesetleri parçalayarak toplu mezarlara gömdüler.

Avrupa’nın desteğiyle gerçekleştirilen vahşi saldırılar sırasında Bosna Hersek’in temel ekonomik kaynağı olan maden ocakları da Sırpların maddi çıkarlarına hizmet etmek üzere kullanıldı. Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı Srebrenica’nın Tanjarz kırsalında 10 bin kişiyi esir alan askerler Mladiç'in emriyle esirlerin 8300’ünü vahşice katletti. Katledilen masum insanların cesetleri parçalandı, iskeletleri çıkartıldı ve yakıldıktan sonra Lahey mezarlığına gömüldü. Katliamdan yaklaşık 13 yıl sonra komutan Ratko Mladic kaçak olarak yaşadığı Sırbistan'ın Sermiyan köyünde Radovan Karadzic ile beraber yakalandı ve Lahey Uluslararası Ağır Ceza Mahkemesinde 1 hafta yargılandıktan sonra haklarında tutuklama kararı alındı. Hatta Mladic’in cezası müebbet hapis olarak belirlendi ama Ratko Mladiç'in cezası yürürlüğe girmedi. Çünkü kendisi Sırbistan, Rusya gibi müttefik devletlerin koruması altında hayatına devam etmektedir.


Ayrıca Lahey Adalet Divanı bir hafta süren katliamı bir "soykırım" olarak kabul etse de Sırbistan'ın sorumlu tutulmayacağı kararını aldı.

1995 yılında Bosna Savaşı sırasında yaşanan bu korkunç soykırım, yaklaşık 8 bin insanın ölümüyle neticelenirken, soykırım hâlâ dünya kamuoyu zihninde açıklığa kavuşturulmamış durumdadır. Toplu olarak imha edilen Boşnak Müslümanlar, tarihte İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşatılan en büyük katliam olarak anılmaktadır. Özellikle Srebrenica’da yaşatılan büyük vahşet, bölgeye müdahil olan BM’nin seyirci kaldığı bir durum olarak zihinlerde pek çok şüpheyi de barındırmaktadır.

BM Srebrenica’yı “güvenli bölge” olarak ilan ederken, Hollanda birliklerini de halkı koruma amacıyla bölgeye gönderdi. Ancak uygulanan vahşete bakıldığında, BM’nin ve Hollandalı birliklerin katliamı önlemediği açık bir biçimde görülmektedir. Hollandalı birlikler katliamı engellemedikleri gibi, Sırp birliklerine her türlü yardım ve desteği vermiş ve Sırp zulmünden kendilerine sığınan insanları zorla Sırplara teslim etmişlerdir. Bugüne kadar açılan toplu mezarlarda 8 bin 372 kişinin kemikleri bulunurken pek çoğu da halen kayıp. Katliamlardan kurtulmayı başaranlar ise hâlâ yaşanan acıların tazeliği eşliğinde ve zor şartlar altında yaşam mücadelesi verirken, soykırımın müsebbipleri herhangi bir cezaya tabi tutulmadan serbestçe dolaşmaktadır. Bu durum da vahşete kurban gidenlerin yakınlarının acısını her gün tazelemektedir.

1994-1998 yılları arasında Birleşmiş Milletler barış harekâtlarının planlamasından sorumlu Alman ordusu komutanlarından Manfred Eisele; “BM Barış Gücü’nün Srebrenica’daki Müslümanları koruma amacı taşıdığından şüphelendiğini ve Avrupa ülkelerinin bu katliama seyirci kalmalarının Avrupa’nın yakın tarihi ile alakalı olduğunu ifade etmiştir. Eisele; “Balkanlar'daki ihtilaflar 20. yüzyılın başından itibaren Avrupa ülkelerinin başkentlerinde çok önemli rol oynadı. 1995 yılında başkentlerde yaşananlar, büyük oranda bu ülkelerin 1914'te benimsedikleri tutumla yakından bağlantılıydı" şeklinde bir açıklama yapmıştır.

Ayrıca Hollandalı gazeteci Huub Jaspers’in araştırmaları da bu yönde. Jaspers'in araştırmaları BM Güvenlik Konseyi'ndeki ülkelerin, Sırbistan’ın saldırı planından önceden haberdar olduğunu ortaya koyarken, Jaspers; “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Srebrenica’da yaşananların baş sorumlusudur. Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin istihbarat servisleri hazırlıklardan haberdar edilmişti. Bu bilgileri almış olmalarına rağmen hiçbir şey yapmadılar. Bu dramı önlemediler. “Peki, ama neden?” Bugün karşı karşıya olduğumuz en önemli soru bu" şeklinde bir açıklama yapıyor.

Soykırımın sorumlularından biri de hiç kuşkusuz Hollanda Hükümeti. Zira Srebrenica BM Barış Gücü’ne bağlı olan Hollanda tugayı tarafından güya korunmaya alınmıştı. Ancak ne BM tarafından ne de Hollanda birlikleri tarafından bölge korunmadı ve korkunç bir vahşet sergilendi. Katliam kurbanlarının avukatı Axel Hagedorn, Hollanda’nın yetkili üst düzey mahkemesinde ve Avrupa Adalet Divanı’nda Birleşmiş Milletler’in dokunulmazlığının kaldırılması için mücadele ederken, yine Hagedorn; “Birleşmiş Milletler’in sorumluluğu çok açık, çünkü Hollanda karşı çıkmış olsa bile müdahale etmek zorundaydı. ‘Biz soykırımı önlemeliyiz’ demeliydi. Birleşmiş Milletler yargılanacak olursa, Hollanda ile Birleşmiş Milletler’in karşılıklı olarak birbirini suçlaması mümkün olmayacak. Tutulmayan bir söz, bu Birleşmiş Milletler ya da Hollanda olaylardan dolayı özür dilemedikçe büyük bir travma olmaya devam edecek. Af dilenmemesi bile çok korkunç bir şey" şeklinde BM’yi eleştiriyor.


Soykırıma Destek Veren Katiller

Momcilo Krajisnik: Bir savaş suçlusu ve eski Bosnalı Sırp politikacı. 20 Ocak 1945 Saraybosna doğmuştur. 1990 ve 1992 yılları arasında Bosna-Hersek Millet Meclisinde milletvekili olarak görev yapmıştır. 1992-1995 yılları arasında Bosna genelinde başta Srebrenica olmak üzere, toplu katliam, tecavüz ve işkenceler sonucu gerçekleştirilen soykırım suçunun baş sorumlularından biri olarak arandığı ilan edildi. 3 Nisan 2000 tarihinde SFOR(barış gücü)'un Fransız komandosu tarafından tutuklandı ve Lahey'de eski Yugoslavya için oluşturulan (ICTY) Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne teslim edildi. 27 Eylül 2006 tarihinde BM Lahey Savaş Suçluları Mahkemesi tarafından 27 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra 17 Mart 2009 yılında cezası 20 yıla düşürüldü. Momcilo Krajinsnik, mahkemede Miloseviç ve Kardziç'ten sonra yargılanan en üst düzey siyasilerden biriydi.

Bilyana Plavsiç: 7 Temmuz 1930'da Bosna-Hersek'in Tuzla Şehrinde doğdu. Politikaya üniversite yıllarında başladı. Çok hırslı bir kadın olan Plavsiç hedefini şöyle açıklamıştı; "En yüksek rütbeli Sırp siyasetçisi olmak benim hedefimdir. En büyük arzum "Büyük Sırbistanı" görmektir.”

Sırp Demokrat Partisi SDS'nin ilk kadın üyesi oldu. Bağımsızlık ilanından sonra ilan edilen Bosna-Hersek Sırp Cumhuriyetinin öncü kurucuları arasında yer aldı. Bosna-Sırp Cumhuriyetinde iki yıl cumhurbaşkanlığı yaptı. 1992-1995 yılları arasında Radovan Karadziç ve Momcilo Krajisnik ile birlikte "Müslüman ve Hırvatlardan Arındırılmış Bosna" projesi çerçevesinde "etnik arındırma" uygulamalarına katıldı. İnsanlığa karşı suç sayılan soykırıma dönüşen imha, cinayet, siyasi, dini ve ırksal nedenlerle zulümlere katılma gerekçesiyle Lahey'deki BM Savaş Suçluları Mahkemesi ICTY tarafından 10 Ocak 2001 tarihinde suçlu bulunduğu duyuruldu.

İmzasını attığı bu insanlık dışı eylemleri kendi halkının yararı için desteklediğini söylese de bu açıklaması ikna edici olmadı ve 11 yıl hapis cezasına tabi tutuldu. Aralık 2008'de İsveç Adalet Bakanlığı, Plasiviç'in ilerleyen yaşını ve sağlık durumunu öne sürerek af talebinde bulunsa da bu talep reddedildi. Ancak daha sonara cezasının üçte ikisini tamamlayan Plavsiç’in yaş ve sağlık durumu dikkate alınarak 27 Ekim 2009'da serbest bırakılmasına karar verildi.

Ratko Mladiç: 12 Mart 1942'de Bosna Hersek Kalinovik kasabasında doğdu. Bosna Sırp Cumhuriyetinin 1992 yılında Ordusu VRS'nin kurucularından oldu. Orduya katılan sivillere eğitmenlik yaptı. 12 Mayıs 1992'de Bosna Sırp Cumhuriyeti tarafından ordunun başkomutanı olarak atandı. Bu görevi 1996 yılına kadar sürdü. 6 Nisan 1992'de başlayan savaşta binlerce insanın öldürülmesinde, yüzlerce kadına tecavüz edilmesinde, yerleşim yerlerinin işgal edilmesinde, dini mekânların yok edilmesinde etkili bir rol oynadı. Tüm bunların sorumlusu olan Mladiç 22 Aralık 1996 tarihinden beri aranmaktadır. Sırbistan'da olduğuna dair ciddi belgeler olmasına rağmen Hükümet tarafından bu durum reddedilmiştir. Fakat 2009'da Mladiç'in bir düğünde çekilen fotoğraflarının basına yansıması ile hükümet zor duruma girmiştir. Bu durumdan sonra Sırp Hükümeti, BM, Amerika ve AB üyesi ülkeler, Bosna Herkes devlet yetkilileri tarafından suçlanmıştır. Hâlâ aranmakta olan Mladiç'in ortaya çıkması halinde mahkemede sorgulanacakken muhtemel bir itiraf durumunda Sırp Hükümeti de yaşanan katliamdan sorumlu tutulacağından, yine hükümet tarafından saklandığına ve korunduğuna dair bilgiler verilmektedir.

Zdravko Tolimir: 27 Kasım 1948'de Bosna Hersek Glamoc kasabasında dünyaya geldi. Sırp Cumhuriyeti Genelkurmay Başkan Yardımcısı ve istihbarat ve güvenlik şefi olarak görev yaptı.

“Direnen Boşnak Ordusu Nasıl Teslim Alınır?” başlıklı raporunda; Savaşan Boşnakların yakınlarının bir araya getirilerek diğerlerinin gözlerinin önünde kimyasal silahlarla yok edilmesini, eğer teslim olma durumu gerçekleşmez ise tüm Boşnakların aynı yöntemle öldürülmesi; teslim olma durumu olursa kendileri ile birlikte ailelerinin Müslüman bölgelere güvenli bir şekilde nakledileceğine dair tekliflerde bulunmuştur. Bu teklifi Sırplar arasında "Kimyasal Tolimir" olarak anılmıştır. Tolimir 31 Mayıs 2007'den beri tutuklu bulunmaktadır. Bosna genelinde olduğu gibi Srebrenica insanlık faciasına öncülük etmek, kadın ve çocukların zorla göç ettirilip erkeklerin yok edilmesine katılmak sebeplerinden yargılanmıştır.