Durmuş Yıldırım
Fikret Ekin
Selahattin Saygın
Ihsan Öner
Mahmut Aşkar
Göç ve Kadın
Günümüzde dış göçün yarattığı sorunları uzun uzun anlatmaya gerek yok. Biz kadınlar bu durumu zaten derinden hissediyor ve yaşıyoruz. Örneğin; Almanya göç ülkesi olmuştur,ama henüz göç toplumu olamamıştır. Almanya’daki göçmen kadınların sorunları değişmemiş, daha çetrefil hale gelmiştir. Bu bağlamda üç önemli noktaya dikkatinizi çekmek isterim:
Cinsiyet Ayrımcılığı
Almanya’da yaşayan göçmen kadınlarının büyük kısmının, sahip olduğu geleneksel rol ile yeni toplumun kendisinden beklediği rol arasında
çatışma yaşadığı biliniyor. Bu çatışmaların da süre ve sıklığı uzadıkça kadınlar üzerindeki olumsuz etkileri hızla artıyor; gerek psikosomatik gerekse psikolojik
sorunlar ortaya çıkabiliyor.
Kadının imajı
Çalışma ve eğitim hayatında ayrımcılığa uğrayan göçmen kadınların sayısının Almanlara göre daha çok olduğunu görüyoruz. Ayrımcılığın
nedenlerinden biri, Alman toplumunun göçmen kadınlara bakışı olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü genelde göçmen kadın denince Almanların aklına ne geliyor? Mağdur
durumda olan, dayak yiyen, zorla evlendirilen kadınlar akla geliyor. Ya da okumamış, okuma yazma bilmeyen başörtülü kimseler. Bu nedenden dolayı elbette olumsuz
bir imaj söz konusudur.
Kadınların Eğitimi
Almanya’da özellikle göçmen kadınlar, iş piyasasında yer bulabilmek için çetin bir mücadele veriyor. Federal Hükümet tarafından yaptırılan
bir araştırma göçmen kadınların işsizlikten daha çok etkilendiğini ortaya koydu. Buna göre her iki göçmen anneden biri işsiz durumda, Almanlar arasında bu oran
sadece yüzde yirmisekiz(%28). Kadın göçmenler arasında meslek eğitimi olanların oranı ise yüzde yirmi(%20) ile daha da düşük.
Tüm bu sorunlar karşısında; ATİB olarak resmi kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde çözüm yolları arıyoruz. Ayrıca, Federal Meclis’te bizi temsil eden Türk politikacıların göçmen kadınlar meselesine kayıtsız kalmaması gerekir. Kültürel alandaki anlaşılır isteklerimizi Berlin’e duyurmaları, ve bu haklı taleplerin Almanya’daki siyasal ve toplumsal hayata katılmamıza, kısaca entegrasyona engel olmadığını anlatmaları elzemdir.
Bugün Başbakan Merkel “İslam Almanya'nın bir parçasıdır” diyor. Ancak bu önemli yaklaşım yeni, farklı bir tavır alış gerektiriyor. Bu şimdiye kadar oldu mu? Maalesef, hayır.
Eğer, bugün Türk kadınları siyasete karşı ilgisiz kalıyor ya da seçimlere katılımı düşük oranda ise; nedeni bu tutumda aranmalıdır.