Referans Referans Referans Referans Referans


Çifte Vatandaşlık ve Aldatılan Türkler

Nihayet CDU, CSU ve SPD arasında süren büyük koalisyon çalışmaları varılan anlaşma ile bitti. Opsiyon modelinin kaldırılması ile tabiri caizse Türklerin ağızına bir parmak bal çalındı. Ne yazık ki Türkler yine aldatıldı ve kayıp eden taraf oldu. Zaten 50 yıldan beri Almanya’da Türkler; aldatılıyor, uyutuluyor, horlanıyor, dışlanıyor ve yok sayılıyor. Aldatanların siyasi rengi bazen kırmızı, bazen siyah, bazen sarı bazen de Jamaika Bayrağı olabiliyor.

Almanya’nın bugünkü hale gelmesinde, AB lideri konumunda bulunmasında, şüphesiz ki yabancılar arasında en büyük katkıyı yapmış olanlar Almanya’da yaşayan Türkler, Almanya Türkleri olmuştur. Türk toplumu içerisinde de özellikle 1. ve 2. neslin bu ülkenin temelinde emeği ve alın teri vardır. Bu kesim yine yok sayıldı ve yine bunlar dışlandılar. Bu ne vefasızlık, bu ne kıymet bilmemezliktir.

Esasen tabi hakkımız olan "çifte vatandaşlık" konusunda koalisyon ortaklarının Türk toplumuna bakış açıları bir kez daha ortaya konmuş oldu. CDU lideri Angele Merkel ve CSU lideri Horst Seehofer'in Almanya Türkleri ve Türkiye politikaları bellidir. SPD lideri Sigmar Gabriel'e gelince, o seçim öncesi verdiği sözü tutmamıştır. Şimdi, SPD ye gönül veren, orada aktif siyaset yapan ve Sigmar Gabriel’e güvenen Türklerin tutum ve davranışı nasıl olacak merak konusu doğrusu.

Maalesef Almanya'da bir kısım parti, kurum, kuruluş ve kişiler Türklere karşı önyargılı düşünce, tutum ve davranma hastalığından bir türlü kurtulamadılar. Bunlar Almanya’da yaşayan, bu ülkeye vergi ödeyen ve bu ülkenin kalkınmasına büyük katkı sağlayan milyonlarca Türkün özellikle siyasi alanda "katılım"(Participation) hak, istek ve düşüncelerinin de önüne her vesile ile set çekmekteler. Bunun anlamı şu: Sen çalış, vergini öde, bu ülkenin gidişatına, geleceğine karışma ve ikinci sınıf vatandaşlığa razı ol!

Çifte vatandaşlık kabul edilmiş olsaydı bu Türklere ne kazandıracaktı? Çok şeyler kazandıracaktı ve kazanan yalnız Türkler değil Türkiye ve Almanya’ da kazanacaktı. Her şeyden önce seçme ve seçilme hakkı elde edilecekti. Türkler siyasi bir güç olacaklardı. Türklerin her alanda aktif katılımlarının önü açılacaktı. Türk düşmanlığı ve İslam düşmanlığının önüne geçilecekti. Türklerin tabi tutulduğu ikinci sınıf vatandaş muamelesi son bulacaktı. Uyum adı altında yapılan asimilasyon politikası engellenecekti. Türklerin karşı karşıya bulundukları anadil, eğitim, gençlik, aile, kimlik, işsizlik ve dışlanma gibi meselelerin çözümü kolaylaşacaktı. Zira Türkler bahsi geçen konuların çözümünde seyreden ve emri vakilere buyun eğen bir konumda değil meselelerin siyasi noktada çözümünde aktif rol oynayan bir pozisyonda olacaktı. Hiçbir parti veya siyasetçi Almanya’da yaşayan üç milyon civarında Türkü görmezlikten gelmeyecekti. Öte yandan Türkiye ve Almanya ilişkileri konusunda köprü vazifesi göreceklerdi. Her şeyden önce Almanya'da gerçek bir demokrasi, adalet ve insan hakları hayata geçecekti.

İşin Türkiye boyutuna gelince, şunu açıkça söylemek lazım; yıllardır Türkiye’nin takip ettiği yanlış politikalar yüzünden( son on yıldır belli gayret ve çaba sarf edilmesine rağmen) Almanya hep cesaret aldı ve Türklere karşı çifte standart uyguladı.

Türkiye şimdi Almanya’da yaşayan Türk insanına gerçek manada sahip çıkmalı ve kendi vatandaşlık kanunda değişiklikler yapmalı. Şuan uygulamada olan ve birçok konuda yetersiz kalan ‘’Mavi Kart’’ın konumu değiştirilmeli. Kısacası "Mavi Kart" eşittir "Kimlik Kartı" olmalı. Öte yandan Türk vatandaşlığından (izinli) çıkma kaldırılmalı veya Almanya (herkes için) çifte vatandaşlığı kabule zorlanmalı. Zira bütün Türkleri içine alacak bir çifte vatandaşlık Almanya’da yaşayan Türk toplumu için a dan z ye kadar hayati bir önem taşımaktadır.

Bütün bu olup bitenlerden sonra Almanya’daki Türkler şimdi ne yapacaklar? Siyasiler ve siyasi partiler tarafından yapılan aldatılmışlığı bir kez daha sineye mi çekecekler? Yıllarca maruz kaldıkları çifte standart uygulamasına ilelebet boyun mu bükecekler? Özellikle Almanya’ da faaliyet gösteren Türk STK, kurum ve kuruluşları nasıl bir tutum ve davranış sergileyecekler? Türkiye’nin tutum ve davranışı nasıl olacak? Almanya Türkleri ve Türkiye tarafından -büyük koalisyonun büyük oyunu- doğru okuna bilinecek mi? Doğrusu hepsi ayrı bir merak konusu...


Dinslaken, 27 Kasım 2013


YAZARIN DİĞER YAZILARI

ATİB-Union der Türkisch – Islamischen Kulturvereine in Europa e.V.

Neusser Str. 553 | D-50737 Köln | Tel: 00 49 (221) 316010 | Fax: 00 49 (221) 323420 | e-mail: info@atib.org
Bankverbindung: Sparkasse KölnBonn Konto Nr: 1900 69 61 86 | BLZ: 370 501 98 | IBAN: DE393705 0198 1900 6961 86 | BIC: COLSDE33