top of page

DURMUŞ YILDIRIM YENİDEN ATİB GENEL BAŞKANI

Köln-26 EYLÜL CUMARTESI, 2020

 

ATİB Genel Başkanı Durmuş Yıldırım’ın 25. Dönem Genel Kurul Konuşması.

Saygıdeğer Divan, Muhterem Hanımefendiler ve Beyefendiler, Avrupa Türk-İslam Birliği Teşkilatımızın Kıymetli Mensupları, Muhterem Delegelerimiz, Aziz Dava Arkadaşlarım,

Hepinizi alemleri yoktan var eden, ezelî ve ebedî olan yüce Allah’ın adıyla selamlıyor, en kalbî hürmet ve muhabbetlerimi sunuyorum. Bu vesileyle, 25. Dönem Genel Kurulumuza hoş geldiniz diyor, genel kurulumuzun nefislerimize, camiamıza ve Batı Avrupa Müslüman Türklerine hayırlı olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Bugün burada koronavirüs nedeniyle iki defa erteleme mecburiyetinde kaldığımız 25. Dönem Genel Kurulumuzu gerçekleştirmek için bir aradayız. Bildiğiniz gibi, şu anda insanlık olarak zorlu bir pandemi (salgın) sürecinde geçiyoruz. Bu süreç insanlığı her bakımdan etkilemektedir. Ama buna rağmen bir yandan da hayat devam ediyor. Ancak, tedbiri elden bırakmadan bir şekilde de çalışma ve gayretlerimize devam edeceğiz. Dolayısıyla bir izin mevsimini ve okul tatilini daha geride bırakarak yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz.

Geride bıraktığımız iki yılı aşkın bir süre içinde yaptığımız faaliyetlerin özetini, sizlere dağılan 24. faaliyet raporunda görebilirsiniz. Ziya Paşa’nın meşhur beytinde dediği gibi, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”

Değerli arkadaşlar, Kıymetli Kardeşlerim,

Nesiller değiştikçe teşkilat anlayışımız ve metodumuz da ister istemez değişikliğe uğruyor. Artık burada doğup büyüyen yeni nesillere hitap eden bir teşkilatçılık anlayışını devreye sokmamız gerekir. Bunun için çağın iletişim araçlarını iyi kullanarak, bizden sonraki nesillere kendimizi yani ATİB misyonunu iyi anlatmamız lazım.

Bu doğrultuda ilk yaptığımız çalışmalardan birisi, Genel Merkez tüzüğünü günün şartlarına göre hazırlamak oldu. Bizim dönemimizde birçok kalıcı faaliyetin yanısıra, her defasında kargaşa ve kafa karışıklığına sebep olan ATİB tüzüğünü büyük çapta yenileyerek kalıcı hale getirdik.

Buranın şartlarında yetişen nesillerimizin en büyük problemlerinden birisi anadilimiz Türkçe’dir. Türkçe’nin dil olarak geri plana itilmesiyle birlikte kökkültürümüzle olan bağlar da zayıflamaya başlıyor.

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Bizim Avrupa Müslüman Türkleri olarak daha öncede defalarca ifade ettiğimiz gibi en önemli meselemiz eğitim sorunu olduğuna inanıyoruz. Elbette ki, özellikle gelecek nesillerimizi şekillendirme noktasında yürütülen eğitim çalışmalarımız vardır. Ancak bunlar yeterli değildir. Bu hususta gayret ve çabalarımızı artırmalıyız. Bizleri yakından ilgilendiren aileler, çocuklar ve gençlerin eğitim ve yetiştirilmesine dernekler olarak büyük önem vermeliyiz. Esasen yegane gayemiz de bu olmalıdır.

Biz, adıyla müsemma, “Avrupa Türk-İslam Kültür Dernekleri Birliği”yiz. Avrupa Türkleri olarak bizim bu Batı-Avrupa kültür coğrafyasındaki kültürel varlığımızın bir ayağı dinimiz diğer ayağı ise dilimizdir.

Bizim ‘kızılelma’mız, Avrupa Müslüman-Türklerinin, birlikte yaşadığımız toplumun bir parçası olarak sonsuza dek kültürel varlığını muhafaza etmektir. Bunun insan inşasına ağırlık vermeliyiz.

Değerli Ülküdaşlarım,

Kendimize ayna tuttuğumuzda birçok eksik, noksan tarafımız olmasına rağmen, ATİB’in vakur duruşunun zaman zaman bazı rahatsızlık ve hazımsızlıklara sebep olduğunu biliyoruz. Dikkat ederseniz son yıllarda ATİB’den başka buradaki Müslüman-Türklerin geleceğiyle ilgili sesini yükselten pek yok gibi…

Şayet üzerimize gelinmesinin bedeli bu ise, buna katlanmaya razıyız fakat bu suçlamaları asla kabul etmiyoruz.

Aziz kardeşlerim,

Bildiğiniz gibi buradaki birçok kuruluş, bir şahıs ya da bir kurum veya kuruluşun himayesinde varlığını sürdürürken ATİB sadece kendi ayakları üzerinde duran ve kimsenin gölgesine sığınmayan bir kuruluştur. Çünkü biz, başkasının gölgesinde yatanların kendi gölgesi olmadığını biliriz.

Göle atılan her taş kendi etrafında daire oluşturduğu gibi ATİB’in her ferdi ve her derneği bulunduğu yerde sosyal daireler oluşturarak çevresinde etkili olmalı, kendinden söz ettirmelidir.

Bundan iki hafta önce NRW – Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Seçimleri vardı. Uyum Meclisi Seçimi için 2,8 milyon seçmen bulunuyor, bunlardan sadece 367.961 seçmen oy kullandı. Bu da %13’e tekabül ediyor. Yaşadığı ülkenin sosyal ve siyasî hayatına duyarsız kalanların şikayetçi olma hakkı da yoktur.

Bu anlamda yerel seçimlere katılıp kazananlar kadar kaybedenleri de tebrik ediyorum. ATİB’liler bundan sonra daha çok çevreye açılmalı ve yaşadığı ülkenin sosyal ve siyasi hayatında aktif rol üstlenmelidir.

Özellikle Almanya’da neredeyse her Allah’ın günü camilere yapılan saldırılar ve Müslüman göçmenlere karşı giderek artan ırkçı şiddet olayları bizi endişelendirmektedir. Gerek yerel seçimlerde gerek genel seçimlerde özellikle Müslüman göçmenlerin seçim malzemesi yapılmasını şiddetle kınıyoruz.

Son günlerde Federal Almanya polis teşkilatında aşırı sağcı, Neonazi polislerin deşifre edilmesiyle birlikte Alman polis teşkilatının içinde de yabancı düşmanı-ırkçı polislerin varlığını ortaya çıkarmış ve bu yöndeki eleştirilere haklılık kazandırmıştır.

Aziz Kardeşlerim,

Türkiye-Almanya ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında son yıllarda yaşanan siyasi krizden hiçbir tarafın kazançlı çıkmayacağına inandığımızdan bir an önce diyalog masasına dönülmesini temenni ediyoruz.

 

Değerli ATİB’liler,

Bu kültür coğrafyasındaki varlığımızı, buradaki irili ufaklı kuruluşlarımıza borçluyuz. Bu asla küçümsenmemeli ve gözardı edilmemelidir. ATİB gelecek vaat eden bir kuruluş olduğu kadar, yarınlara yürürken önünde engeli olmayan bir kuruluştur.

Şayet önümüzde bir engel varsa, bunun büyük çapta kendimizden kaynaklandığını unutmamak lazım. Sözkonusu raporda da kısmen kendimizden kaynaklanan gereksiz söz ve davranışların da etkili olduğu kanaatindeyiz.

İnsanın olduğu yerde her zaman ihtilaflar, sürtüşmeler olacağını bilerek teşkilatçılık yaparsak, fazla hayal kırıklığına uğramış olmayız. Bazen aramızda anlaşmazlıklar olsa da biz aynı gayeye hizmet eden, aynı hedef için yola çıkmış, ülküsü olan insanlarız.

O halde biz ülküdaşız. Ülkücü, çok özlü bir ifadeyle, kendini aşan insandır. Kendini aşmak demek; ulvi davalar için nefsinden, enaniyetinden feragat edebilmektir.

Gün, kucaklaşma ve omuz omuza vererek, buradaki varlığımızın bekası için çalışmak ve teşkilatımız ATİB’i bizden sonraki nesillerimize daha güçlü olarak emanet etmektir.

Değerli Genel Kurul Üyelerimiz, Muhterem Kardeşlerim,

Bir toplum din, tarih, kültür ve gelenekleriyle varlığını devam ettirir. Kültür, yaptığımız çalışmaları yarınlara taşıyan toplum hafızasıdır. Tüm bu çalışmalardan nihai amacımız yerleştiğimiz ve kalıcı olduğumuz bu topraklarda kimliğimizi ve kültürümüzü koruyarak, gelecek nesillere aktarmak ve ilelebed bu coğrafyada Müslüman-Türk olarak yaşamaktır. Rabbimiz, biz kullarına buyuruyor ki, ey kullarım, çalışın çünkü Allah yaptıklarınızı görüyor (Tevbe 105). Şuurlu olarak yaptığımız çalışmalarla yakaladığımız hedef, yeni hedeflerin her zaman ilham kaynağıdır. Her yorgunluktan sonra yeni bir iş edinmemizi ister yüce Rabbimiz.

İşte bunun için muhterem kardeşlerim, zorunluluk değil insanlara sorumluluk ve inisiyatif alanları oluşturarak ulvi hedefleri gerçekleştirebileceğimize inanıyorum.

Bütün dışlanmış olanların, mağdurların, zulüme uğramışların dili, dini, kimliği sorulmadan hepsinin derdini dert edinmek, hepsinin sorununa çözüm aramak iman ve inanç sahibi, ülkü sahibi, sosyal bakış sahibi insanların hedefi ve gayesi olmalıdır. Çünkü, Yunus’un deyimiyle; Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü. Değerli dava arkadaşlarım,

Hiçbirimiz mükemmel değiliz, herkesin hatası vardır. Ancak kasıtlı olmamak şartıyla. Önemli olan hatalarda ders çıkarmaktır. Şüphesiz ki, niyetler ve ameller önemlidir. İyi niyetli ve samimi olmak, açık olmak, sinsi olmamak gerekiyor. Birlik ve beraberliğimizi koruyarak, dürüst, ahlâklı, samimi ve ihlâslı olmalıyız. Çalışan, üreten, hizmet eden, dostluk ve kardeşlik duygu ve düşünceleri ile temel değerlerimiz doğrultusunda geleceğimizi inşa ve ihya etmek için gayretlerimizi sürdüreceğiz.

 

Değerli kardeşlerim,

Son olarak, Federal Almanya Anayasa Koruma Teşkilatı iç istihbarat 2019 yılı raporunda ATİB’i, “güvenliği tehdit eden İslamcılık dışı aşırı yabancılar” kategorisinde değerlendirmesini, camiamıza karşı yapılmış haksız bir itham ve iddia olarak gördüğümüzü ve şiddetle reddettiğimizi yaptığımız açıklamalarda ifade ettik.

 

Bildiğiniz gibi son aylarda bizi en çok meşgul ve rahatsız eden konu, Federal Anayasa Korumu Dairesi’nin ATİB’le ilgili raporudur. Yıllardan beri belli mihrakların ATİB’le ilgili itham ve iftiralarına yeni ilaveler yapılarak ATİB’in, “güvenliği tehdit eden İslamcılık dışı aşırı yabancılar” kategorisine dahil edilmesi bizi üzmüştür.

Konuyla ilgili, “Mevcut ATİB gerçeğiyle hiçbir bağdaşacak tarafı olmayan ve tamamıyla önyargılı ve temelsiz bu suçlamayı şiddetle reddediyoruz” dediğimiz basın açıklamamızdan bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum:

ATİB’le ilgili bu raporu hazırlayanlara bilgi aktaranlar hâlâ Soğuk Savaş dönemine takılıp kalmış, önyargılı ve ideolojik saplantıları olmuş olabilir fakat kafalarındaki ATİB şablonuyla ya da rapora yansıttıkları şekliyle, bugünkü ATİB birbiriyle örtüşmediği gibi en ufak bir benzerliği de yoktur.

Bizi ülkücü olmakla itham eden raporun bu bölümüne de şöyle bir cevap vermiştik: “Ülkü” kavramlaşmış bir Türkçe sözcüktür ve bunun yerini bir başka kelimeyle doldurmak mümkün değildir. Dininden, milliyetinden ve siyasi görüşünden bağımsız olarak herkesin bir ülküsü olabilir ve bu anlamda herkes ülkücü olabilir. Bizim bildiğimiz Türkiye’de, siyasi-ideolojik olarak birkaç tane “ülkücü hareket” var. ATİB’i illa da biryerlere monta etmeğe çalışanlar acaba bu konuda ne düşünüyorlar?

ATİB, son derece şeffaf bir sivil kitle kuruluşudur. Bir Müslüman çatı kuruluşu olarak ATİB, insanları ırkına, rengine, kültürü ya da inancına göre kategorize etmez, ayırmaz. ATİB, gerek kendi kültürel değerlerini, gerekse dini inancını diğer kültürlerden ve dinlerden üstün gören bir görüşü asla benimsememiştir. Ondan dolayı raporda buna benzer ibarelerin yer alması tamamıyla önyargılı bir yaklaşım tarzıdır.

Kurulduğu günden bugüne kadar en sıradan bir üyesinden dahi Alman devletine, onun sosyal ve hukuki düzenine veya Alman halkına yönelik, sözlü ya da eylem olarak, herhangi bir zararı dokunmamış ATİB’i “tehlike” olarak görmek, siyasi bir manevra değilse, bunu akılla ve izanla izah etmek mümkün değildir!

ATİB’in “aşırı sağcı” olarak Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından yaftalanması, bir algı operasyonundan ibaret olup, hiçbir inandırıcı izahı yoktur! Bu raporla ilgili bir çalışma grubu, komisyonu oluşturarak gerekli çalışmaları yapıyoruz...

 

Bu vesile ile 24. Dönem faaliyet ve hizmetlerin gerçekleşmesinde emeği geçen, ihlas ve samimiyetle gayret eden camiamızın bütün fertlerine en kalbî şükranlarımı sunuyorum. Cenab-ı Allah yaptığımız hizmetlerimizi zayi eylemesin, ecir ve mükâfatını bolbol versin inşallah...

 

Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulumuzun hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum.

 

Durmuş Yıldırım

 

ATİB Genel Başkanı

50962679_2279295835688729_15354728586820

Durmuş Yıldırım

bottom of page