top of page

Kurultay Konuşması          30.03.2019

Muhterem Misafirler,

Saygıdeğer (Kurucu Genel Başkanım) eski  Genel Başkanlarımız,

Değerli Milletvekillerimiz,

Değerli Basın Mensupları,

Sivil kitle kuruluşlarının değerli Başkan ve temsilcileri,
Kıymetli Hanımefendiler, Beyefendiler,
Fedakâr ATİB’li Kardeşlerim, Gönüldaşlarım,

Öncelikle sizleri, âlemleri yoktan var eden, ezelî ve ebedî olan yüce Allah’ın adıyla selamlıyor, bu vesile ile hepinize, en kalbî saygı, sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum.

Kurultayımız münasebetiyle, Cenab-ı Hakk’a hamd ediyor, Mekke’yi (Kâbe’yi) selamlıyorum. Resûllah efendimize salat ve selâm ediyor, Medine’yi selamlıyorum. Müslümanların ilk Kıblesi, Peygamber efendimizin Mirac durağı, Hz.Ömer (r.a.)’ın mirası, Selahaddîni Eyyûbi’nin rüyası ve sevdası, Sultan 2. Abdülhamid Han’nın davası, emaneti ve mirası olan Kudüs’ü selamlıyorum, İstanbul’u selamlıyorum, Ankara’yı, Berlin’i selamlıyorum. Adriyatikten Çin seddine kadar bütün gönül coğrafyamızı selamlıyorum. Selam olsun Balkanlara, Kafkaslara, Ortadoğu’ya, Afrika’ya ve bütün Türk-İslam Dünyasına selam olsun...

Değerli Kardeşlerim, Kıymetli Misafirlerimiz,

Avrupa Türk-İslam Kültür Dernekleri Birliği olarak düzenlemiş olduğumuz Gönül Birliği ve Kültür Şöleni Kurultayımıza hoş geldiniz diyor, teşriflerinizden dolayı teşekkür ediyorum.

Kurultayımızın câmiamıza, Avrupa’daki Müslüman Türkler’e ve Türk-İslam Âlemine hayırlı ve uğurlu olmasını Cenab-ı Allah’dan niyaz ediyorum.

Değerli Davetliler,

Aziz Kardeşlerim,

Batı Avrupa ülkelerine “Türk İşgücü Göçü”nün başladığı1960’lı yıllardan, günümüze kadar geçen zaman içinde, dünyanın gidişatı değişti… Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle birlikte “küresel dünya” denilen, yeni bir çağa adım attık.

Ama bazı şeyler vardır, değişmez! Değişmemelidir de!... İşte o değişmezlerden birisi, ATİB Kurultay Şölenleridir. ATİB Kurultayı bizim bayramımızdır...

Bugün burada, tabiri caizse, ATİB gökkubbesi altında kendimizce seslenecek; meramımızı dile getirecek, dostlarla kucaklaşacak ve coşa coşa bir Kurultay yaşayacağız. Esasında bugün Tüzük değişikliği ve oylaması da yapmayı düşünmüştük fakat Kurultayın yoğun gündemi sebebiyle, onu ileri bir tarihe erteledik...

Muhterem Kardeşlerim, Değerli Dava Arkadaşlarım,

 Artık yerleşik olarak yaşadığımız Avrupa ülkelerinde, üçüncü ve dördüncü nesil, Avrupalı Türkler kendinden söz ettirmeğe başladı… Nesiller değiştikçe, sivil kitle teşkilatçılığının öncelikleri de değişmeğe başladı. Bu değişimi göremeyenler, sosyal ve kültürel gelişim ve değişimlerin gerisinde kalırlar.

ATİB, bu değişimi en erken fark eden ve ona göre pozisyon alan kuruluşların başında gelir. Kurulduğu günden beri Avrupalı Türklere ve diğer Müslümanlara hizmet veren ATİB, yarınlara dair diyecek sözü olan bir sivil toplum kuruluşudur.

Bu kültür coğrafyasında, Avrupalı Türkler olarak, yarınlarda da var olmak ve kabul görmek için irili ufaklı derneklerimizin çatısı altında buluşmamız, toplanmamız, birleşmemiz şarttır! Onun için ATİB ve benzeri kuruluşlar Avrupa’daki kültürel varlığımızın ve birlikte yaşadığımız yerli- çoğulcu toplumla uyum sağlamamızın adeta garantörüdür. Teşkilatsız, organize olamamış, çoğunluk içindeki kendi başına buyruk bir topluluk serseri mayın gibidir.

Bu sosyolojik realiteden yola çıkarak, hangi siyasi görüşe, inanca veya ideolojiye yakın olursa olsun, Avrupalı Türklere, “dernekleşin, teşkilatlanın veya kendinize yakın gördüğünüz herhangi bir Türk kuruluşuna üye olun!” diye çağrıda bulunuyoruz.

Türk dernekleri ve Camileri, Müslüman Türkler için sığınılacak, kendin gibi olacak, kendin gibi seslenecek, güvenilir liman vazifesini görür. Bazen yaşadığımız hayat, çalkantılı ve fırtınalı deniz gibi olduğunda, bu kuruluşlar bizim sığınacağımız güvenli birer liman vazifesi görürler. Çünkü buralar ilim ve irfan yuvalarıdır, dilimizi, dinimizi, kültürümüzü öğreneceğimiz yegane mekanlardır, geleceğimizin teminatlarıdır...

 

“Hepimiz insan, hepimiz göçmeniz”

Değerli Misafirler;
Sevgili ATİB’liler,

Bildiğiniz gibi, her ATİB kurultayımızın, mevcut duruma göre bir ana sloganı ve ana mottosu olur. Bu seferki kurultay sloganımız, “Hepimiz insan, hepimiz göçmeniz” şeklindedir.

Rengimiz, ırkımız, inancımız ne olursa olsun; insan olarak hepimiz yüce Allah’ın yarattığı varlığız. Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de; ’’Lekad halaknel insane fi ehsani takvim’’ Biz insanı en güzel bir surette yarattık, buyuruyor. Biz insana, “eşref-i mahlukat” noktasından bakarız. Bizimle aynı dine mensup olanlarla din kardeşiyiz, olmayanlarla da yaratılışta eşiz, yani insan olarak eşitiz.

Değerli kardeşlerim,

ATİB’in her sloganı bir konuya işaret eder ve bir şey hakkında mesaj verir. “Hepimiz insan, hepimiz göçmeniz” sözü de bir ihtiyaçtan hasıl olmuş, bir yanlışa parmak basmıştır… Beraber yaşadığımız, ülke kalkınmasına birlikte alın teri akıttığımız toplumlarda biz, bizim onlara baktığımız gibi muamele görmüyoruz. Sanki hepimiz Adem’in çocukları değilmişiz gibi… Bu ne biçim medenilik, bu ne biçim kendini beğenmişlik?... Onun için bir daha hatırlatıyor ve diyoruz ki, dilimiz, dinimiz, rengimiz, ırkımız ve ülkemiz farklı olsa da, hepimiz insanız!

İnsanlık, tarihi boyunca kavimler halinde bir coğrafyadan bir başka coğrafyaya şu veya bu sebepten dolayı göç etmiştir. Birleşmiş Milletler 2018 yılı verilerine göre dünya çapında göçmen sayısı 258 milyona ulaştı. Kaldı ki, hiç kimse sebepsiz yere doğup büyüdüğü toprakları terk etmez. Biz Türkler gibi, bir kısım göçmenler zamanında işgücü olarak çağrıldıkları için geldiler.

Son yıllarda özellikle iç savaşlar yüzünden Suriye, Irak ve Libya gibi ülkelerden Avrupa’ya olan mülteci akımı, Almanya gibi ülkelerin gündeminden maalesef düşmüyor. Bu durumdan rahatsız olan ülkeler önce aynayı kendilerine tutmalıdırlar. Madem arıların, üzerinize üzerinize gelmesini istemiyorsunuz, o halde, arı kovanına çomak sokmayacaktınız. 

 

Saygıdeğer misafirler,
Kıymetli kardeşlerim,

 

Bu ülkeden o ülkeye, bu şehirden o şehire konup göçtüğümüz gibi, bu geldiğimiz dünyadan da günü gelince göçüp gidiyoruz, gideceğiz. Hem de Alman’ı, Türk’ü, Hıristiyanı ve Müslümanıyla birlikte, vakit tükenince hepimiz göçüyoruz. O halde, hepimiz göçücüyüz, kalıcı değiliz, Onun için diyoruz ki, hepimiz göçmeniz!

Ve sloganımızı tamamlıyoruz: Hepimiz insan, hepimiz göçmeniz!

 

“Alman İslamı”

Değerli Arkadaşlar,

Almanya’ya, ilk işgücü göçünden, günümüze kadar 58 yıl geçti, üçüncü ve dördüncü nesiller meydana geldi ama Müslüman kimliğimizle hâlâ kabul göremedik. Almanya’nın yetkili mercileri, 4-5 milyon civarındaki Almanya Müslümanlarının haklı talepleri karşısında hâlâ ipe un sermeye devam ediyor.

Bir zamanlar “Euro-İslam” diye bir kavram ortaya atarak işi sulandırmaya çalıştılar ama tutmadı… Şimdi de “Deutscher-İslam” yani “Alman İslamı” diye bir kavram piyasa sürdüler ve Müslüman bir ana-babadan doğmanın ötesinde İslam’la alakası olmayan bazı kişiler üzerinden sözde “Alman İslamı”nı pazarlamaya çalışıyorlar.

Bu gibi girişimler kimin tarafından yapılırsa yapılsın, bir önceki “Euro-İslam” denemesi gibi netice vermeyecektir. Bu tür girişimleri Almanya Müslümanlarına karşı yapılmış bir haksızlık ve saygısızlık olarak görüyoruz.

Kanaatimizce, Almanya’nın kendine göre İslâm’ı şekillendirme veya Almanlaştırma niyetinin iki önemli sebepten birisi, Türkçe’nin varlığına, diğeri ise, Türklere ait cami kuruluşlarının Türkiye ile olan bağlarının devamına son vermek içindir.

İslam’ın Alman’ı, Türk’ü veya Arab’ı olmaz ama Müslümanlığı olur. Meselâ, Avrupa Müslümanlığı, Alman veya Türk Müslümanlığı olabilir. Zaten biz de Avrupa Türkleri olduğumuz gibi, Avrupalı Müslümanlarız.

Çok şükür şimdiye kadar Yeni Zelanda’daki, cami baskını gibi katliamlar olmadı burada, ama hemen hergün camiler çirkin saldırıya maruz kalıyor, Müslümanlara sözlü ve fiziki hakaretler ve saldırılarda bulunuluyor. Bu noktada, Yeni Zelanda Başbakanı’nın Ülkesinde yapılan Terör saldırısına karşı gösterdiği örnek tutum ve davranışdan dolayı teşekkür ediyorum...

Mevlana Celalleddin Rumi’nin meşhur pergel benzetmesinde olduğu gibi; bir ayağımız kendi değerlerimizin olduğu yerde durur ama diğer ayağımızla 72 milleti dolaşır, onlarla tanış oluruz. Koca Yunus’un deyimiyle biz, “Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sever” ve insana bu gözle bakarız. Çünkü yine;  Biz gelmedik kavga için,  

bizim işimiz sevi için.

Dostun evi gönüllerdir,

gönüller yapmaya geldik.

Biz gönül hareketiyiz. Ahi Evran’nın deyimiyle;

Hak ile Sabır dileyip,

bize gelen bizdendir.

Akıl ile Ahlâk ile çalışıp,

bizi geçen bizdendir...

Türkçe seferberliği

Aziz Davetliler,
Değerli Gönüldaşlarım,

Evrensel bir dinin mensupları olarak, bizim dilimiz evrenseldir, kucaklayıcıdır. Ötekileştirici asla değil! Fakat evrensel olabilmek için kişi önce kendini bilmelidir. Çünkü ‘’ Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbeh’’- “Kendini bilen rabbini bilir.” Rabbini bilen de, Rabb’in yarattığı diğerlerini bilir. Zaten onun için “Yaratılanı severiz Yaratan’dan ötürü” diyoruz ve yine Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin;                                       Hararet Nardadır sacda değildir,

         Hakîkat baştadır Tac’da değildir,

         Her ne arar isen kendinde ara,

         Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir.  

Avrupa Müslüman Türkleri olarak kendimizi bilmenin en önemli araçlarından birisi Türkçe’dir… Türkçe’yi bilmeden kendimizi, kendimizi bilmeden de başkalarını bilemeyiz. Türkçe bizim için kimliktir, şahsiyettir, kendi kültürümüz ve inancımız arasında kurulan bir köprüdür. Türkçe aynı zamanda Avrupalı Türk’ün kendisi ve çevresiyle uyumlu olması demektir.

Türkçe bizim için hem anadil hem de bir kültür dilidir. Türkçe en olmazsa olmazımızdır. Ondan dolayı Türkçe’yi ATİB olarak yaşatmaya kararlıyız. Bütün renkleriyle Avrupalı Türkleri de Türkçe seferberliğine çağırıyorum.

 

Değerli Dostlar,
Sevgili Kardeşlerim,

Biz Müslüman Türkler, birlikte yaşadığımız ve yerleştiğimiz ülkenin sosyal düzenine, kanunlarına, kültürel değerlerine saygılıyız. Ekmeğimizi, deyim yerindeyse, taştan çıkarırcasına kazandığımız ülkeler için külfet değil, bir artı değeriz.

Üçüncü kuşaktan itibaren eğitim seviyesi yüksek, gelir düzeyi giderek artan, akademisyeni, işvereni, meslek sahibiyle birlikte yaşadığı toplumun merkezine doğru ilerleyen Avrupalı Türkler geliyor artık!

 

Davasına gönülden inanmış kardeşlerim,

 

ATİB berrak, şeffaf bir kuruluştur. Bizim fikrimiz neyse zikrimiz de odur. ATİB ilk kurulduğu günden beri çizgisinde kırılma ve sapma olmadan geleceğe yürüyen bir kuruluştur.

Avrupa Türk-İslam Kültür Dernekleri Birliği, kendi değerleriyle var olmak ve kabul görmek için mücadele ederken, birlikte yaşadığı toplumun değer yargılarına da son derece saygılıdır.

Sözkonusu Müslüman Türkler olunca bazen çifte standarda maruz kalmamız, zorumuza gitse de hak etmediğimiz bu önyargıları, Allah’ın izniyle yeni kuşak Avrupalı Türklerle kıracağız.

Hedefimiz; temsil kabiliyeti yüksek yeni nesiller yetiştirmektir. Hedefimiz, refah düzeyini  Almanların “Mittelschicht” dedikleri orta sınıfa çıkarmış, eğitim seviyesini yerli toplumla aynı noktaya yükseltmiş ama bunların yanında mutlaka çok iyi organize olmuş bir toplum olabilmektir.

Tarihi arkaplanımıza baktığımızda bize bu yakışır, bizden beklenen de budur! Biz hep ön saflarda, hep ileride olmaya layık bir milletiz, toplumuz.

Bizim kızılelmamız; sonsuza dek Avrupa kültür coğrafyasında Avrupalı Türk olarak, Müslüman olarak, var olmak, varlığını sürdürmektir! ATİB bunun için vardır… ATİB, Avrupalı Müslüman Türk’ün olmazsa olmazıdır! ATİB her zaman çığır açan, ilk adımı atan, ilk sözü söyleyen kuruluş olmuştur.

 

Değerli Gönüldaşlarım, Dava arkadaşlarım,

 

ATİB’i bugünlere sizler taşıdınız, birlikte geldik ve yarınlara da omuz omuza, kol kola birlikte yürüyeceğiz. ATİB sizlerin sayesinde vardır. İyi ki de varsınız…

Değerli Misafirlerimiz, Kıymetli Gönüldaşlarım,

Bu sene Kurultayımızda özellikle Evlad-ı Fatihan toprakları olan Balkanlara ağırlık verdik. Değerli Baş Müftülerimizi davet ettik. Çünkü, Balkanlar Avrupa kıtası olması hasebiyle bizimle aynı kaderi paylaşan, stratejik bir öneme sahip coğrafyadır. Bu bağlamda, yarın inşallah ATİB Genel Merkezimizde Balkanlarda Dini Hayat, imkanlar ve meselelerimiz konusunda panel gerçekleştireceğiz. Dolayısıyla, müsait olan kardeşlerimizi buraya da davet ediyorum. Balkanlardaki meselelerin bizimle örtüştüğünü, bu sebeple tecrübelerinden istifade etmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Son olarak, Anavatanımız Türkiye’de yarın yapılacak olan yerel seçimlerin Ülkemize, milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını Cenab-ı Allah’dan temenni ediyorum.

Kurultayınız kutlu olsun! Hepinizi sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyor, hepinize teşekkürlerimi sunuyorum.

Allah yâr ve yardımcımız olsun.

Allah’a emanet olunuz...

 

 

Durmuş Yıldırım

ATIB-Genel Başkan

31.März 2019/Castrop-Rauxel

50962679_2279295835688729_15354728586820

Durmuş Yıldırım

bottom of page