top of page

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya Ziyareti ve Yansımaları

Devletler düzeyinde köklü bir geçmişi olan Türk-Alman dostluğunun son yıllarda siyasi bir krize ve gerilime dönüştüğü zaman zarfında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’nın Almanya’yı ziyaret etmesi hem Almanya, hem Türkiye ve hem de Almanya‘daki Türk toplumu açısından oldukça faydalı bir ziyaret olmuştur.

Bilindiği gibi, Almanya ve bir çok Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında ilişkiler yakın zamana kadar oldukça gerilmişti. Almanya‘da hükümetin Türkiye’de 2017 anayasa referandumu öncesi AK Partinin bu ülkede miting düzenlemesini yasaklaması ve buna karşı Türkiye hükümetinin sert tepkileri ilişkilerin gerilmesine sebep olmuştu. Zamanla iki ülke arasındaki bu gerilimin kimseye fayda sağlamadığı gibi tam aksine her iki ülkeyede eknomik ve siyasi zararlar verdiği görülmüştür.

 

TÜRK STK’LARIYLA BERLİN BULUŞMASI

24 Haziran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Almanya Şansölyesi Sayın Angela Merkel, Erdoğan seçimden sonra gelsin demişti. 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turda oyların salt çoğunluğunu alarak Recep Tayyip Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Böylece Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk Başkanı oldu. Bu seçim sonrası Almanya, Türkiye ile yeni bir başlangıç yapmak üzere Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı bir devlet ziyareti için Berlin’e davet etmesi önemli bir gelişmedir.

 

Biz de ATİB’i temsilen Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçiliğimizin davetlisi olarak sivil toplum kuruluşları ile T. C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan‘ın katılımıyla gerçekleşen istişare toplantısına iştirak ettik. Bu vesile ile oldukça yoğun güvenlik tedbirleri alındığını ve üst düzey bir protokolle karşılama yapıldığını gördük. Bu da, Almanya’nın bu ziyarete ne derece önem verdiğini gösteriyor. Bu noktada, Avrupa’daki Sivil Toplum Kuruluşları ile de görüşmesi ve istişare toplantısı yapılması son derece isabetli ve yerinde olmuştur. Bu görüşme ve toplantıda biz de bazı konuları ve hususları dile getirdik. Özellikle, anadilimiz Türkçe‘nin giderek kaybolduğunu ve dördüncü neslin bu problemle karşı karşıya olduğunu ve buna mutlaka çözüm bulunması gerektiğini arz ettik.

Buradaki çoğu STK’ların yeterli yetişmiş elemanı olmadığından, Türkiye‘deki emekli Türkçe öğretmenlerinden faydalanabileceğimizi dile getirdik. Ayrıca, borçlanma yoluyla Türkiye’de emekli olanların Almanya’da „mini job“ denilen işlerde dahi çalışamadıklarını ve bunun kaldırılmasını teklif ettik.

Avrupa ülkeleri ile Türkiye’nin arasındaki sıkıntıların giderilmesinin ve ilişkilerin tekrar düzelmesinde Avrupa Türkleri açısından son derece önemli olduğunu, bu açıdan bu ziyaretin faydalı olacağına inandığımızı ifade ettik. En azından bir kısım baskı ve dayatmaların azalacağını, ilişkilerin tekrar iyileşme sürecine gireceğini düşünüyorduk ve öyle de olduğu kanaatindeyiz.

 

TÜRK-ALMAN İŞBİRLİĞİ

Bu ziyaret elbette ki var olan sorunları ve görüş ayrılıklarını hemen tamamen ortadan kaldırmadı. Fakat karşılıklı görüşmenin ilişkileri geliştirdiği ve bundan sonraki süreçte daha da gelişeceği yönünde olumlu sinyaller verdi. Her iki ülke de bu görüşme ve ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini biliyor. Zaten bu yönde de mutabakat çıktı. Çünkü, Almanya ile Türkiye arasında güçlü ekonomik, sosyal bağlar var, bunların zarar görmesi her iki ülkeyi de

sıkıntıya sokar ve nitekim sıkıntıya sokmuştur. Bu sebeple, Almanya ve Türkiye‘nin arası düzelmek mecburiyetinde... Aynı şekilde, mülteciler konusu, Ortadoğu’daki gelişmeler, ABD yaptırımlarına karşı işbirliği, Türkiye’nin istikrar meselesi ve Almanya’da yaşayan Türkler gibi konular, iki ülkenin yakınlaşmasında rol oynayan önemli faktörlerdir.

Almanya tarafı Türkiye’den beklentilerini, Türkiye’deki bazı sivil toplum kuruluşları, gazeteciler ve siyasi hareketlere uygulanan baskı ve sözde hükümete muhaliflerinin tutuklanması, demokratik ortama dönülmesi gibi konular gündeme getirilmiştir. Türkiye tarafı da kendi cephesindeki konuları dile getirmiştir. Özellikle PKK ve Fetö konusundaki Almanya’nın tutum ve davranışlarının ikili ilişkilere zarar verdiğini belirtmiştir. Bütün bunlara rağmen hem ilişkilerin devam etmesi, hem de karşılıklı eleştiriyi yapma noktasında anlayış tezahür etmiştir.

Yine bu ziyarette Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın iş dünyası ile bir araya gelmesi de faydalı olmuştur. Bununla birlikte, Ekim ayının son günlerinde Almanya Ekonomi Bakanı ve iş dünyasının Türkiye‘ye ziyaret yapacaklarını belirtilmesi siyasi gerilime rağmen fazla zarar görmeyen ekonomik ilişkilerin daha da düzeleceğini göstermektedir.

 

ALMANYA TÜRKLERİ AÇISINDAN FAYDALI BİR ZİYARET

Bizim zaviyemizden bakıldığında, bu ziyaret gerekliydi ve olumlu geçtiği kanaatindeyim. Çünkü, en çok zararı Batı Avrupa Müslüman Türkleri olarak biz görüyorduk. Bu ziyaret vesilesi ile diğer Avrupa ülkelerinde de yumuşamalar olduğunu ve olacağını ümit ediyorum. Nitekim, Hollanda’yla da üst düzey görüşmeler yapıldığını duyuyoruz. Hollanda Dışişleri Bakanının Ankara’ya gitmesi ve diğer Avrupa ülkeleriyle de görüşmeler, iyileşmeye doğru gidişi gösteriyor. Elbette herşey hemen güllük gülistanlık olmadı. Ancak bu görüşme ve diyaloglar ticari, ekonomik ve siyasi anlamda her taraf için müsbet ve faydalı olacağı muhakkaktır. Bu ziyaret biz Avrupa Türklerini de kısmen rahatlatmıştır. Bu sebepten dolayı bu görüşme ve diyalogların devam etmesini bekliyoruz.

 

Avrupa Türk Toplumu açısından iki ülke (Türkiye/Mutterland ve Almanya/Vaterland) ilişkilerinin tekrar iyileşmesi ve güçlenmesi her bakımdan faydalı olduğu aşikârdır. Netice itibarı ile, biz bu ziyaretin iyi yansımalarının olduğunu görüyoruz. Her ne kadar medya ve bir kısım siyasiler olaya temkinli yaklaşsalar da davet, ziyaret ve karşılıklı görüşmeler çok yerinde ve isabetli olmuştur.

Biz bundan sonra da bu ziyaret ve diyaloğun olumlu şekilde devam etmesini temenni ediyoruz. Zira, Almanya ve Türkiye onlarca yıldır çok sıkı ilişkilere, ortak çıkar ve geleceğe sahip, aynı zamanda Almanya‘da bu kadar Türk kökenli göçmenin yaşaması, aynı şekilde Türkiye’de de yüzlerce Alman firmasının bulunması önemli faktördür. Öyleyse farklılıkları bir tarafa bırakarak, ortak çıkar ve gelecek doğrultusunda beraber hareket etmek, çalışmak zorunluluğu hasıl olmuştur.

 

Durmuş Yıldırım

ATİB Genel Başkanı

50962679_2279295835688729_15354728586820

Durmuş Yıldırım

bottom of page