Referans Referans Referans Referans Referans


Yürek Yakan Yangınlar

Almanya’da yaşayan Türkler arasında bir çok korkunun yanında, yangın veya kundaklama korkusu ve tedirginliği yaşanmaktadır. Irkçılığın gittikçe yaygınlaştığı ülkede kundaklama olaylarında da artış olduğu bariz bir şekilde görülmektedir. Ne garip iştir ki, bugüne kadar vuku bulan, onlarca ve hatta yüzlerce Türkün canına ve malına mal olan yangınların, saldırıların esas sebebi ya da suçlusu vicdanları rahatlacak bir şekilde ortaya çıkarılmamış veya çıkarılamamıştır. Çoğu zaman dikkatler başka şeylere çekilmiş veya hadiseler örtbas edilmeğe çalışılmıştır.

Baden-Württemberg Eyaletini`nin başşehri olan Stuttgart yakınlarında bulunan Backnang kasabasında çıkan yangında maalesef aynı aileye mensup 7’si çocuk 8 kişi anne ve çocuklar feci bir şekilde hayatını kaybetmiştir. Yangının henüz sebebi ortaya konulmadı ama yalnız 2012 yılında Türklere yönelik 11 civarında kundaklama olması düşündürücüdür. Bu sebeple yalnız Baden-Württemberg yaşayanlar değil bütün Almanya’da yaşayan Türkler arasındaki korku ve endişe daha da artmıştır.

Nüfusları 3 milyon civarında olan ve yarım yüzyılı geride bırakan Türklere yönelik bilinen ilk kundaklama olayı 1992 tarihinde oldu. Alman ırkçıları, Neo- Naziler, Türk ailesinin yaşadığı bir eve saldırıda bulunarak molotof kokteyli attılar. Çıkan yangında 3 Türk feci şekilde yanarak hayatını kaybetti. Solingen’de 29 Mayıs 1993 tarihinde Genç ailesinin evine yapılan ırkçı saldırı ve benzinle kundaklama neticesinde yine 5 Türk yanarak can verdi. Karlsruhe şehrinde 1996 tarihinde düzenlenen kundaklama sonucu 3 Türk hayatınını kaybetti, ne yazık ki failler bulunamadı. Başka büyük bir felaket ise 3 Şubat 2008’de yaşandı. Ludwigshafen’da çıkan bir yangında 9 Türk feci şekilde yanarak can verdi. Bir de bilinmeyen, konu edilmeyen ya da sebeplerinin başka şeyler olduğu öne sürülen yangınlar var. Bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman Almanya’da yaşayan Türklerin korku ve tedirginlik içerisinde olmalarında haklı oldukları anlamak mümkündür. İşin daha da acı yanı ise bir taraftan faillerin gereken cezaya çarptırılmayışları, öbür taraftan yetkililerin kundaklama ve yagınlarla ilgili yaptıkları açıklamaların şüpheleri ortadan kaldırmamasıdır.

Yalnız 2012 yılında resmi makamların raporlarına yansıyan 11 den fazla kundaklama ve en az 67 ırkçı saldırı vuku bulmuştur. Türklerin yoğun yaşadıkları Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti Dortmund şehrinde bulunan ve Türklerin yaşadıkları bir evde (2012 Eyylül) kundaklama sonucu çıkan yangında 3 Türk hayatını kaybetti. Yine Bremen şehrinde yabancıların özellikle Türklerin yaşadığı bir sokakta bulunan iki ev kundaklandı. Çıkan yangın sonucu 29 Türk ve çok sayıda yabancı dumandan zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Resmi makamların raporlarına girmeyen ve karanlıkta kalan daha çok saldırı ve kundaklama hadiselerinin olduğu da bir hakikat olarak göz önünde tutulursa, Almanya’da yaşayan Türklerin nasıl bir manzara ile karşı karşıya kaldıkları daha iyi anlaşılır.

Almanya’da vuku bulan yangınlar ve ırkçı saldırlar konusunda Türkiye’nin tutumuna gelince; Türkiye, Ludwigshafen faciasından bu yana iyi bir sınav vermektedir. Gerek Türk Hükümeti ve gerekse TC Almanya Büyükelçiliği veya Türk Konsoloslukları olsun olayları bizatihi müşahade etmekte, yerinde incelemelerde bulunarak bir çaba göstermektedir, en son 10 Mart 2013 Backnang yangın faciasında olduğu gibi. Öte yandan Almanya’da faaliyet gösteren Türk STK’ları da yaptıkları açıklamalarla menfur saldırılara karşı tepkilerini dile getirdiler. Fakat bütün bu tutum ve davranışlar saldırı ve kundaklamaların faaillerinin ortaya çıkarılması ya da olayların önlenmesi konusunda henüz yeterli değildir. Bu konuda daha çok tedbir, çalışma ve gayrete ihtiyaç vardır.

Almanya’da fazla gündeme gelmeyen ve kamuoyunda maalesef pek ilgi görmeyen bir de camilere yapılan saldırılar vardır. Gün geçmiyor ki ırkçı, yabancı düşmanı, özellikle de İslam ve Türk düşmanı çevreler, cami veya cemiyetlere karşı saldırılarda bulunmasınlar. Bugüne kadar Almanya’da faaliyet gösteren ATİB, DİTİB, VIKZ, IGMG veya ZMD gibi kuruluşlara bağlı onlarca cami ve cemiyet, ırkçı ve İslam düşmanlarının saldırılarına maruz kalmıştır. En son 8 mart 2013 tarihinde Perşemebe’yi Cuma’ya bağlayan gece Berlin-Charlottenburg şehrinde bulunan ‘’Ensar Camii’’nin kundaklandığı gibi. Bütün bunlar göstermektedir ki, Türkler ve Müslümanlara karşı yapılan saldırı ve kundaklamaların önlenmesi konusunda başta Almanya olmak üzere STK’larına ve Türkiye’ye çok büyük görevler düşmektedir.

Almanya’da 9 Türk’ün sistemli bir şekilde öldürüldüğü (yıllarca üzerinin örtüldüğü ve dikkatlerin başka tarafa çekildiği) ‘’Neo- Nazi Cinayetleri’’ göz önünde tutulduğunda, bu işbirliğinin önemi bir kez daha kendiliğinden anlaşılmaktadır.

Bugüne kadar yangın ve menfur saldırılarda hayatını kaybetmiş kardeşlerime Allah’tan rahmet diler, yakınlarına sabrı cemil niyaz ederken şunu bir kez daha vurgulamak isterim ki: Şayet ırkçılıkla mücadele ve işbirliği konusunda ciddi adımlar atılmaz ise menfur saldırılar, kundaklamalar ve yürek yakan yangınların (Allah korusun!) arka arkası kesilmeyecektir...

Göçmen Müslümanlara karşı yapılan ırkçı saldırılar o kadar çok arttı ki, bunun sayısını tespit etmek artık mümkün değil. Gayemiz, yapılan ırkçı saldırıları tek, tek anlatmak, nefreti daha da artırmak değil. Bunlar bilinen gerçekler. Çabamız, tarafların dikkatini bu çağdışı anlayışın üzerine çekmektir.


Dinslaken, 14 Mart 2013


YAZARIN DİĞER YAZILARI

ATİB-Union der Türkisch – Islamischen Kulturvereine in Europa e.V.

Neusser Str. 553 | D-50737 Köln | Tel: 00 49 (221) 316010 | Fax: 00 49 (221) 323420 | e-mail: info@atib.org
Bankverbindung: Sparkasse KölnBonn Konto Nr: 1900 69 61 86 | BLZ: 370 501 98 | IBAN: DE393705 0198 1900 6961 86 | BIC: COLSDE33