Referans Referans Referans Referans Referans


Evde Almanca Konuşmak

Cinsiyeti, soyu, ırkı, dili, yurdu ve kökeni, inancı, dini veya siyasi görüşleri dolayısıyla hiç kimse mağdur edilemez ve hiç kimseye imtiyaz tanınamaz. (Alman Anayasası Madde 3)

12-13 Aralık´ta Nürnberg´de toplanacak CSU Parti Kongresi´nde görülmek üzere hazırlanan çalısma taslağı göçmenlerin kamusal alana da ve evde aile içinde Almanca konuşmasını zorunlu hale getirmeyi öneriyor.

Alman Anayasasının bu temel hükümlerine rağmen Federal Almanya göçmenlerin uyumu ve dil konusunda biz göçmenleri sürekli kamuoyunun gündeminde tutmak için bir sebeb buluyor.

İşte son olarak Hıristiyan sosyal birlik partisi sağ seçmenlere selam göndererek artık evlerde dahi Almanca konuşulmasına karışmak istiyor.

Insanın en mahrem yeri olan evde bile rahat yok.

Okullarda sokakta kamu binalarında yapılan müdahale yetmemiş şimdide evimizin içine, yakında, yatak odamıza bile müdahale edecekler?

“Almanya´daki Türklerin hemen hemen yarısı boş zamanlarında Türkçe konuşmaktadır, bu ise küçük İstanbul´un olumsuz tarafıdır.“ (Konrad Adenauer Vakfı Genel Sekreteri Wilhelm Staudacher, 2004)

Dünyanın geldiği nokta itibarı ile iletişim çok gelişti. İnternet, televizyon ve cep telefonları dünya küçük bir köy oldu, fakat Almanya bu gelişmelere rağmen dil konusunda çok ısrarcı buradaki insanların farklı bir dil konuşmalarına bir türlü tahammül edemiyor.

Bizden istenilen şey uyum değil asimilisyondur işte bunun örneği.

“Uyumun en sorunsuz şekli asimilasyondur, ancak devlet bunu zorla yapamaz. Başarılı bir uyum için asgari şart, yabancıların almanca öğrenmeleridir.(Otto Schily, Die Welt)

“Almanya´da, kendi dillerinde cadde ve ilçe tabelalarına sahip olan yeni bir Müslüman azınlığın ortaya çıkmasını önlemeliyiz“ (Otto Schily. Die Welt.)

Son yıllarda uyum deyince akla sadece olumsuzlukların, negatif düşüncenin getirildiğini görüyoruz.

Bizden istenilen kayıtsız şartsız Asimile olmamızdı, istenilen budur, bunu direkt söylemiyorlar dolaylı ve ima ederek bizim bu şekilde yaşamamızı bir türlü kabulenemiyorlar.

“Amerika´da italyanların oturduşu bir semtte daha cok italyanca konuşulması ya da Japon mahallesinde Japonca konuşuluyorsa, bu sorun olarak görülmez, tersine zenginlik olarak görülür, burada ise büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor ve aynı zamanda bu toplumun ne kadar hoşgörülü olduğu ortaya çıkmış oluyor?

Bizler artık sizin anladığınız uyuma hayır diyoruz biz göçmenler olarak kendimizi toplumun bir parçası olarak görüyoruz, fakat Alman toplumunun da bizleri yeteri kadar kendi içerisinde kabul etmediklerini düşünüyoruz.

Uyum tek yönlü bir sokak değil iki tarafı da bağlayan bir süreçtir. Çoğunluk toplumunun şimdiye kadar bu süreçteki payları yetersizdir.

Uyum kavramı son yıllarda Almanya´da biz göçmenlere karsı bir dayatma ve baskının aracı olarak kullanıldığını görüyoruz. Bu anlamda artık uyum kavramını olumlu bir yaklaşım olarak görmek mümkün mü?

Uyum kavramı altında buradaki haksızlıklar, baskılar ayrımcılık meşrulaştırılmış oluyor.

Şunuda söylemeliyim ki uyum deyince akla sadece olumsuzlukların, negatif düşüncenin akla getirildiğini biliyoruz. Alman basınının ve çoğunluk toplumun bu konuda büyük bir payının olduğunu da belirteyim…


YAZARIN DİĞER YAZILARI