Referans Referans Referans Referans Referans


Ah Hocam Ah!

Gelen gidiyor.
Yüzyıllar öncesinde Dede Korkut’ umuz demiş ya..

"Hani övdüğümüz bey erenler
Dünya benim, diyenler
Ecel aldı, yer gizledi,
Fani dünya kime kaldı
Gelimli gidimli dünya
Son ucu ölümlü dünya!"

"Ucu ölümlü dünya" ne kadar aklımızın bir köşesinde olsa da ölümlere kendimizi alıştıramıyoruz. Hele ölüm alim birini alıp götürdüğünde acısı daha beter oluyor. Hocamız Nevzat Kösoğlu da aramızdan ayrıldı. Yaramız taze, acımız had safahada…Bu nedenle ona yakışan sözleri bulup yazmak da zor mu zor!

Nevzat Hoca sadece yazan bir insan değildi. O aynı zamanda Doğu ve Batı’ yı hakkıyla anlamış bir insandı.Kendi değerlerimizi derinliğine anlayan, anlatan bir insandı.Onun kişilerle, kurumlarla, toplumlarla bir derdi yoktu.O fikirler, ideolojiler yanlış olsa bile onlara karşı mücadele eder ama küfretmezdi.Onun Almanya’ da yaptığı bir açıklamada "Biz 80 öncesi marxsizim ideolojisiyle değil Rus emperyalizmiyle mücadele ediyorduk" demesi beni bir hayli düşündürmüştü.Geriye dönüp baktığımda gerçekten de bizim hepimizi o dönem marxsizmden çok Rusların Türkiye’ yi işgalinin korkuttuğunu ben de farketmiştim.Ama Hoca söyledikten sonra bunu farketmiştim.

Nevzat Hoca 1980 öncesi bir siyaset adamıydı.Ama bildiğimiz siyasetçilerden değildi.Siyasi hareketleri bile bir alim adamı kimliği ile yorumlardı.Taraf olmasına rağmen yargılarında taraf tutmaz, taraf olduğu kitleyi de tenkit ederdi.

Merhum Hoca iyi bir gözlemci ve araştırmacıydı.Bence Türkiye’ de Enver Paşa hakkında yazılmış en güzel kitap onun yazdığı kitaptı. Fikir dünyamızın köşe taşlarından Peyami Bey, Dündar Taşer, Galip Erdem gibi insanları onun dilinden okumak çok farklı dünyalara yelken açmak demekti.

Türk Dünyası, Türk medeniyeti, Türk edebiyatı ve bilimi onun esas konularını teşkil ederdi.Rahmetli Mümtaz Turhan, Erol Güngör gibi sosyal bilimci aydınlarımızdan sonra bayrağı o devralmıştı ve bu bayrağı eserleriyle en iyi burçlara dikmeği şükür ki başarmıştı. Onun 10 yıl üzerinde çalışarak ortaya çıkmasına sebep olduğu ‚Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları serisi 26.cilti de yayınlanarak onun isminin ebedileşmesini sağladı. Hoca çalışkan, azimli, kararlı, vakur ve disiplinli bir insandı.Kendi medeniyetmizi tanır, tanıtır ve o medeniyete mensup olmanın şuurunda olan bir insan olarak yaşardı. İyi bir müslümandı.Türklüğünü üstün gören değil Türklüğü ile ortaya çıkardığı medeniyet nedeniyle iftihar eden bir insandı.Tarihi, özellikle tarihimizi iyi bilirdi.Ama asla tarihin içinde yitip gitmezdi.Türk Dünyası Tarihi ve Türk Medeniyeti Üzerine Düşünceler isimli 4 ciltlik muazzam eser tam bir destan havasında yazılmış ve bizler için harika bir kaynak niteşiği taşırdı.O,Tarihimizi ve geçmiş felsefemizi bugüne taşımanın, yenilemenin, geliştirmenin çabası içindeydi.Bütün emeği, çabası gençlik ve gelecek üzerine yoğunlaşmıştı.Dilimizi iyi kullanırdı.Güzel bir yazı dili vardı ve okuyucu en çetrefilli meseleleri bile onun dilinden kolayca anlardı.

Onun en çok üzerinde durduğu konu medeniyet ve devletti.Devletsiz bir medeniyet asla var olamayacağını çok iyi idrak etmiş bir aydınımızdı.Bu nedenle eski Türk devletlerini ve Osmanlıyı derinlemesine inceler ve sohbetlerinin baş konusu Osmanlı olurdu.Şimdilerde dillere pelsenk olmuş ‚ "kimlik" meselesini o yıllar önce yazmış ve Türk milli kimliğini tarif etmişti. "Her milletin farklı olan tarihî ve toplumsal gelişmesinden ötürü, kimliğini oluşturan unsurlar ve bunların ağırlıkları da farklı olur."

Bu tarif, aynı zamanda yaşadığımız coğrafının gerçeklerinden kopup gelmiş bir tarifti. Merhum Hoca 72 yaşında vefat etti ama eserleri bir ömre sığmayacak kadar çoktur. Bu da onun ne kadar disiplinli ve çalışkan bir insan olduğunu göstermektedir.

Bir Azerbaycan’ lı şairin dediği gibi.

"Ölecek mesti de mestane de men de
Toprak olacak Kabe de, puthane de men de
Aşkın oduna yanmayı pervaneden öğren
Efsus, ölecek aşk da, pervane de men de…"

Rabbim rahmetini esirgemesin!


YAZARIN DİĞER YAZILARI