11
aras›nda Türkçenin yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya
kalmas›d›r. fiimdi Garipname gibi kitaplar›n› okudu¤u-
muzda ve “Anam›z›n sütü gibi ak Türkçemiz”le konufl-
tu¤umuzda Garipname gibi dilimizi yaflatan eserlerin
sahibine rahmet diliyoruz.
Türkler Ötüken yaylalar›ndan kopup Anadolu’ya ge-
lene kadar yüzlerce halkla, dille, kültürle karfl›laflm›fllar-
d›r. Bulunduklar› her mekanda ister istemez yabanc›
dillerin ve kültürlerin istilas›na ve tesirine maruz kalm›fl-
lard›r. Bu tehlikeler ortaya ç›kt›¤›nda hemen halk›n için-
den birileri ç›km›fl ve tehlikeyi yüksek sesle ilan etmifltir.
Afl›k Pafla’dan 200 y›l önce de dilimizin en büyük lü-
gat›n› yazan Kaflgarl› Mahmud 1072’de o eflsiz eseri Di-
van-› Lügat’it Türk eserini Ba¤dat’da Abbasi Halifesi El
Kaim’e sundu¤unda Türk dili hakk›nda flunlar› söylü-
yordu:
“Ant içerek söylüyorum, ben Buhara’n›n, sözüne gü-
venilir imamlar›ndan birinden ve baflkaca Niflaburlu bir
imamdan iflittim. ‹kisi de senetleri ile bildiriyorlar ki,
Yalvac›m›z (Peygamber), k›yamet belgelerine, ahir za-
man kar›fl›kl›klar›n› ve O¤uz Türklerinin ortaya ç›kacak-
lar›n› söyledi¤i s›rada Türk dilini ö¤reniniz, çünkü onlar
için uzun sürecek egemenlik vard›r buyurmufltu. Bu söz
(hadis) do¤ru ise sorgular› kendilerinin üzerine olsun
Türk dilini ö¤renmek çok gerekli bir ifl olur. Bu do¤ru
de¤il ise ak›l bunu emreder. Tanr› devlet güneflini Türk
burçlar›n› yükseltmifl ve onlar›n mülkleri üzerinde felek-
leri döndürmüfltür. Tanr› onlara Türk ad›n› vermifl ve
yeryüzüne ilbay k›lm›fl, hakanlar› onlardan ç›kartm›flt›r.
Dünya uluslar›n›n yularlar›n onlar eline vermifl, herkese
üstün k›lm›flt›r. Onlarla birlikte çal›flanlar› aziz k›lm›fl ve
Türkler onlar› her dileklerini ulaflt›rm›fl, kötülerin flerrin-
den korumufltur. Onlara hedef olmaktan korunabilmek
için, akl› olana düflen fley, onlar›n yolunu tutmak, derdi-
ni dinletebilmek gönüllerini alabilmek için dilleriyle ko-
nuflmakt›r.”
“Dil, düflünceyi flekillendiren organd›r”
diyor Wil-
helm von Humboldt. Chicago Üniversitesi’ndenMingyu
Zheng ve Susan Goldwin-Meadow’un yapt›klar› deney-
de, anadilin düflünce yap›s›n› flekillendirdi¤ini iflaret e-
diyor .
Türk dili ve kültürü sahas›n›n uzman otoriterlerinden
merhumProf. Mehmet Kaplan da,
“Dil, onu konuflanla-
r›n duygu, düflünce ve hayal dünyalar›n› tayin eder”
demiyor muydu... Her ne kadar,
“Düflünmeden konufl-
ma!”
demifllerse de,
“Düflünceyi kelimelere giydirme-
den belki onu ifade edemeyiz.”
Türkçe 11. yüzy›lda ‹ngilizce’den daha zengin bir dil-
di. Kaflgarl› Mahmud’un eseri Divan-› Lügat’it Türk’de
8600 Türkçe kelime varken, ayn› y›llardaki bir ‹ngilizce
lügat›nda 5500 kelime yer al›yordu. Ama ‹ngilizler dille-
rini sürekli diri tutarak ve gelifltirerek bugünki seviyesi-
ne ulaflt›rm›fllard›r. Yine de Türkçe bilen Bat›l› filologlara
göre Türkçenin yap›s› matematikseldir ve insan zekas›-
n›n en üst seviyesinin ürünüdür. Güzellik ve tabiat› tak-
lit olarak da dilimiz efli benzeri olmayan bir dildir.
Örne¤in, küfür küfür, püfür püfür, efil efil, ifil ifil gibi
yans›mal› kelimeler, fl›r›l fl›r›l, fl›p›r fl›p›r, flar›l flar›l, gürül
gürül, ça¤›l ça¤›l gibi tabiattaki sesleri aynen taklit eden
ve dile melodi katan bir dil olarak Türkçe dünya dilleri
aras›nda eflsizdir diyebiliriz. Mesela Bedri Rahmi’nin,
‘Karadutum,çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
A¤aç isem dal›ms›n, salk›m saçak
Petek isem bal›ms›n, a¤ulum
Günah›ms›n, vebalimsin..’
fliiri hangi dilde bu kadar güzel seslenebilir...
Sadece Asya Türklerinin de¤il bana göre bütün Türk
dünyas›n›n en büyük münevverlerinden ve maarifçile-
rinden birincisi olan ‹smail Gasp›ral› merhum, ‘Türkçe-
nin konufluldu¤u her yer vatan›m›zd›r’ derken dilin
Türkler için ne kadar önemli ve vazgeçilmez oldu¤unu
da belirtmifl olmuyor mu?
Hele Baht›yar Vahapzade’nin Anadilim fliirinde söy-
ledi¤i bu dil sadece moda deyimle ‘iletiflim arac›m›z’ de-
¤ildir:
‘Bu dil - bizim ruhumuz, eflgimiz, can›m›zd›r,
Bu dil - birbirimizle ehdi-peyman›m›zd›r.
Bu dil - tan›tm›fl bize bu dünyada her fleyi
Bu dil - ecdad›m›z›n bize goyup getdiyi
En g›ymetli mirasd›r, onu gözlerimiz tek
Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.’
Türkçe baflka diller gibi de¤iflse de tamamen kökün-
den kopmam›flt›r. 7. yüzy›lda tafla kaz›nm›fl Göktürk ki-
tabeleri ile bugünki Türkiye Türkçesi aras›nda çok
büyük de¤ifliklik de yoktur.
Örne¤in Yenisey yaz›tlar›nda,
‘Befl yafl›mda kans›z
kal›p dokuz yigirmi yafl›mga öksüz bolup’
sözlerini 21.
yüzy›lda hangimiz anlamay›z ki...
Geçmiflimizle sadece dil birli¤i de¤il gönül birli¤inin
de kald›¤› flüphesizdir.
Hele Bilge Ka¤an ölünce onun o¤lu Tenri Ka¤an’ n›n
736 y›l›nda tafla yazd›¤› bir cümleyi okuyun:
‘Gökyüzünde gökkufla¤› ç›k›nca, da¤da maral ka-
ç›nca seni düflünürüm.’
Yüzy›llar ötesinden yüre¤imize akan bu hasret de, bu
coflku da, bu anam›z›n ak sütü gibi olan bu Türkçe de bi-
zimdir. Bunu iletiflim araçlar›na kurban etmenin bizlere
neler kaybettirece¤i zaman geçtikçe anlafl›lacakt›r.