8 REFERANS MART 2015
Parti’ye (Die Linke) ise, yine Türk Solu’nun biraz daha
solundakiler daha çok ilgi gösteriyorlar.
fiimdi Alman partilerine yöneltilen soruyu Türki-
ye’dekilere de, “Türk siyasî partileri Avrupa Türklerine
ne kadar aç›kt›r?” fleklinde sorsak; istisnas›z bütün parti-
lerden; “Tabii ki kap›lar›m›z Avrupa’daki Gurbetçileri-
mize ard›na kadar aç›kt›r.” bab›ndan siyasî bir cevap
olaca¤›n› tahmin etmek zor de¤ildir. Geçmifl dönemler-
de Avrupa Türklerinden, flu veya bu partiden milletve-
kili seçilerek TBMM’ne girenler gözönünde
tutuldu¤unda; “Ankara’ya her giden bizi unutur.” gibi
bir genel kanaat›n yayg›n olmas› haks›z bir itham de¤il,
tam tersine; ac› tecrübelerden ç›kan sonuçtur.
Özellikle 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Askerî Darbe-
lerinin öncesi ve sonras›nda Türklerin iflçi olarak gittikle-
ri Avrupa ülkelerine siyasî ilticac›, ö¤renci veya baflka
yollardan gidenlerin öncülü¤ünde gerçeklefltirilen siya-
si/ideolojik teflkilatlanman›n esas hedefi; Türkiye’nin si-
yasî ve hukukî düzenini kendi dünya görüflüne göre
flekillendirmekti. Zaman›n “Jön Türkleri” ile bafllayan,
fiark’taki de¤iflimin teorik temellerini Garp’ta atmak sev-
das›, 1970’li ve 1980’li y›llarda da, her görüflten Avrupa
Türkleri aras›nda daha da h›zland›.
Almanya, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerin parla-
mentolar›nda Türk kökenli milletvekillerini gördükçe
yerine göre gururlan›yor, yerine göre de insafs›zca elefl-
tirmekten geri durmuyoruz. Hangi siyasî görüfle sahip
olurlarsa olsunlar, bir taraftanmensubu olduklar› az›nl›k
toplumuna di¤er taraftan üyesi olduklar› partilerine ve
yerli-ço¤ulcu topluma ters düflmemek gibi bir ayar› tut-
turmalar› gerekir ki, iflleri oldukça zor...
AVRUPALI TÜRK’ÜN YUMUfiAK KARNI
Etnik, siyasî ve dinî olarak son derece heterojen bir
yap›ya sahip “Avrupa Türkleri” nin bu durumu, kitleyi
yeknesakl›ktan kurtararak daha dinamik kalmas›na ve-
sile olurken, öte yandan gerek Türkiye ve gerekse Avru-
pa cenah›ndan politikac›lar veya siyasî partiler
taraf›ndan istismar konusu olmaya zemin haz›rlamakta-
d›r. Bu, Avrupal› Türk’ün hem dinî hem de siyasî konu-
larda en yumuflak karn›d›r! O, siyaset yapaca¤›m
derken, siyasilerin malzemesi olmaktan kurtulam›yor...
Türkiye’deki mevcut siyasî partilerinve hatta dinî cema-
atlerin Almanya ve Göçmen Türklerin yo¤un olarak ya-
flad›klar› di¤er Avrupa ülkelerinde, flu veya bu isim
alt›nda uzant›lar› olduklar› herkes taraf›ndan bilinmek-
tedir zaten. Türkiye siyaseti, buradakileri maddî ve ma-
nevî olarak sömürme¤e devam ederken, ne
buradakilerin tecrübesinden faydalanma gibi bir ihtiyaç
hissediyor, ne de onlar›n bulunduklar› ülkelerde baflar›l›
olabilmeleri için lojistik destek sa¤l›yor. Almanya’n›n
devlet siyaseti de, Türk az›nl›¤›n özellikle etnik ve dinî
konulardaki farkl›l›¤›n›, Türkler veya Müslümanlar-ara-
s› bir çat›flma zeminine çekerek “terbiye” ediyor.
Alman siyasî partilerinde kariyer yapm›fl, yönetici
hatta parti baflkanl›¤›na kadar yükselebilmifl Türk kö-
kenli politikac›lar›n yumuflak karn›, mensubu olduklar›
kitlenin kültürü ve tarihi hakk›nda son derece s›¤ bilgiye
sahip olmalard›r. Onlar›n, zaman zaman Türk, Türkiye
ve ‹slâm üzerine yap›lan tart›flmalarda tipik bir Bat›l› gi-
bi görüfl beyan etmeleri, kendi kitlesiyle ters düflmeleri-
ne vesile olmaktad›r. Mesela Türk kökenli bir Federal
Meclis miletvekili, “Ermeni Meselesi”yle ilgili bir beya-
nat›nda, neredeyse bir Ermeni a¤z›yla konuya yaklafl›n-
ca, Almanya Türklerinden beklemedi¤i bir tepki alm›fl
ve bu sefer de geri ad›m atmak mecburiyetinde kalm›flt›.
GARP’TA fiARKLI G‹B‹ S‹YASET
Avrupa Türklerine ilk defa 2014 y›l›nda, Türkiye se-
çimlerinde oy kullanma hakk›n›n verilmesinden beri,
Garp cephesinde gözle görülür bir hareketlenme var.
Türkiye’nin de¤iflik siyasi partilerine mensup politika-
c›lar buradaki Türk kurulufllar›n›n kap›s›n› çald›¤› gibi,
Avrupa Türklerinden de onlarca insan kendine yak›n
bildi¤i partilerin kap›s›n› çalarak milletvekilli¤i aday a-
dayl›¤› için müracaatta bulunuyorlar. Tüketim toplumu-
nun bir nesnesi hâline gelmifl, apolitik, ben-merkezli
(egozentrik) nesillerin politikaya ilgi duymas›; anavatan-
la “yenivatan” aras›ndaki kültürel ba¤›n canlanmas›na
vesile olaca¤›ndan, olumlu bir geliflme olarak görürken,
Almanya veya Belçika gibi yaflad›¤› ülkelere, s›rf Türki-
ye’de politikac› olma sevdas›ndan dolay› s›rt›n› dönme-
sini de son derece yanl›fl görürüz. Avrupal› Türk,
a¤›rl›kl› olarak yaflad›¤› ülkenin siyasî partilerinde etkin
bir rol oynamak için gayret sarf ederken; göçmenlik ve
az›nl›k tecrübesine sahip toplumlar›n birikiminden isti-
fade etmelidir.
Avrupa Türklerinin, yerleflik olarak yaflad›klar› ülke-
lerin siyasî hayat›na ilgi duymalar› ve kat›l›mc› bir rol
üstlenmeleri kadar, Türkiye siyasetiyle de yak›n temasta
olmalar›, kendi gelecekleri aç›s›ndan hayatî bir önem ta-
fl›maktad›r. “Ç›kar Gruplar›” ve benzeri isimler alt›nda
de¤iflik mahvillerde, özellikle de siyasî arenada lobi ça-
l›flmas› yapan odaklar gbi, Almanya/Avrupa Türkleri
ad›na Avrupa ve Türkiye siyasî cephesinde varl›k göste-
recek güçlü flahsiyet ve donan›m sahibi temsilciler olma-
l›d›r. fiimdiye kadar bu istikamette at›lan her ad›m, grup
veya flah›s ç›karlar›na endeksli oldu¤undan, kucaklay›c›
ve kapsay›c› olamam›flt›r.
ALMANYA ‹Ç‹N B‹R FIRSAT,
TÜRK‹YE ‹Ç‹N BULUNMAZ B‹R N‹MET
Avrupa’n›n Göçmen Türkleri, savafllarla dima¤›m›za
kaz›nm›fl son bin y›ll›k Türk tarihinde çok önemli bir yer
iflgal etmifl olan Avrupa için bir kültürel zenginlik, yeni
bir nefes, bar›fl ve diyalog köprüsü, anavatan Türkiye i-
çinse, her yönüyle bulunmaz bir “nimet”tir!