“Onlar, ayakta iken, otururken, uzanırken hep
Allah’ı hatırlayıp anarlar ve göklerin, yerlerin yaratılı-
flları hakkında inceden inceye düflünürler.”
(Ali ‹mran
191)
Allah’ın kelamı böyle der. Immanuell Kant’sa “‹nsanı
flaflkınlı¤a sürükleyen iki fley vardır” der. “Birisi baflımı-
zın üzerindeki yıldız dolu gökyüzü, bir di¤eri de iç dün-
yamızda yer alan vicdandır.”
Bu demektir ki “Ben” hem dıfl aleme yolculuk ede-
cektir hem de kendi içindeki kontrol mekanizmasını ha-
rekete geçirecektir.
Çünkü bu sadece “Ben”in birey olma, var olma savaflı
de¤il, aynı zamanda görevidir de.
Demek ki, materyalizmin sadece maddi etkilenmeyi
göz önüne alarak insani birey olmaktan alıkoyan “Kol-
lektif fluuru”nun kitlelefltirme çabası ile dima¤ı aldatan
”fiartlı refleks” çabalarıyla da insanı yönlendirmede ger-
çek amil de¤ildir.
Gerçek amil, var oldu¤unu duyumsama, “ben”i tanı-
ma ve “Bir” olmaya hazır olmadır!
“Biz” olmanın ilk adımı ise, “Ben”i bir bafllangıç, bir
yüklenme, bir hazırlık bölgesi olarak görmekten geçer.
“Ben”i nihayi hedef olarak görür ve gösterirsek “Biz”e
asla ulaflamayız. Yani daha basit bir ifade ile formüle e-
dersek;
-Haydi bana gel
veya
-Bekle sana geleyim!
Ça¤rısı hem gerçekçi hem de adil de¤ildir. Çünkü te-
melinde ya kendinden vazgeçme ya da bencilli¤e, kibire
sarılma vardır.
Kur’an’ın deyimiyle “Adaletten dönüp tutkularımı-
zın tutsa¤ı olmayız!”
Öyleyse ça¤rımız flöyle olmalıdır:
-Kalk beraber gidelim!
Günümüzdeki sosyal, idari, siyasi problemler ve bire-