dersi vermenin imkân› olmad›¤› yönünde idi. Üniversite
ö¤renimim ve stajerlik dönemim bittikten sonra bunun
böyle olmad›¤›n› çok çabuk anlad›m. Türkçe bölümünü
okudu¤umdan dolay› birçok okul beni ifle almak istiyor-
du.
n
Referans:
Sizin kufla¤›n›z art›k do¤ru dürüst Türkçe yaza-
mad›¤› gibi konuflm›yor da. Bir ö¤retmen olarak, bu eksiklik
nereden kaynaklan›yor? Ailelerin ilgisizli¤inden mi, yoksa Al-
manya'n›n Türkçe'yi zaten okullardan kald›rmak gibi bir niye-
tinin olmas›ndan m›?
Leyla Kalkan:
fiu anki mesleki tecrübemden yola ç›-
karak maalesef bu tespiti do¤rulamam gerekiyor. Yaz›n-
sal aç›dan Türk as›ll› olan ö¤renciler anadil kullan›m›nda
gerçekten çok fazla zorlan›yorlar. Almanca’ya genellikle
iyi veya yeterli bir flekilde hâkim olan Türk çocuklar›
kendi anadillerine gelince bu hâkimiyeti gösteremiyor-
lar. Sonuçta yaz›nsal bir beceri sadece dil dersi alarak ö¤-
renilir. Ayr›ca ailelerde bu alanda özel bir gayret
göstermiyorlar. ‹nsanlar›m›z maalesef hane içinde çok
az okuma al›flkanl›¤›na sahipler.
Sözel dil kullan›m›na bakarsak çok farkl› seviyeler
tespit edebiliyorum. E¤er bir çocuk sürekli yak›n çevre-
sinde yani evinde ailesiyle ve akrabalar›yla Türkçe konu-
fluyorsa, bu kendini çok belli ediyor. Genellikle bu
çocuklar yeterince anadillerinde kendilerini ifade edebi-
liyorlar.
Daha vahimi ise burada do¤an ve büyüyen üçüncü
ve dördüncü kuflak nesillerin memleketleri olan Türkiye
hakk›nda hiçbir tarihi, kültürel ve çografi bilgileri olma-
mas›. Bu genellikle çocu¤un ilgisizli¤inden dolay› olmu-
yor, daha büyükler taraf›ndan onlara bu alanlar
aktar›lm›yor. Ço¤u ö¤rencim bu konular› severek iflli-
yorlar. Sonuçta bu dilsel, kültürel ve tarihi bilgilerin ek-
sikli¤ini e¤itim sisteminden ötürü daha fazla ailelerin
yetersiz ilgisinden kaynakland›¤›n› düflünüyorum ve
bundan da eminim. E¤er bir ailede sürekli ve düzgün
bir flekilde anadil kullan›m› olmuyorsa, bir çocuktan se-
viyeli bir dil kullan›m› beklenemez.
Ayr›ca Almanya’n›n okullardan Türkçe dersini okul-
lardan tamamen kald›rmak istedi¤ini de düflünmüyo-
rum. As›l sorun yeterince Türkçe dersi verebilecek
ö¤retmenlerin olmamas› veya yetiflmemesi. Duisburg-
Essen Üniversitesinde her sene çok az ö¤renci mezun o-
luyor. Okullarda hakl› bir flekilde burada yetiflmifl ve
ö¤renim görmüfl ö¤retmenler atamak istiyorlar. Buran›n
didakti¤ine ve alan bilgisine sahip olan genç kuflak ö¤-
retmenler hala aranmakta. Önceki dönemlerdeki gibi
Türkiye’de ö¤renim gören ö¤retmenleri atamak istemi-
yorlar. fiu anda öyle bir imkân tan›nm›yor da zaten.
n
Referans:
Peki Leyla Han›m yanl›fl nerde?
Leyla Kalkan:
Sonuçta Alman e¤itim sistemini elefl-
tirmeden önce biraz kendimizi elefltirmemiz gerekir. E-
¤er ben kendi çocu¤uma gereken dil, din, tarihi ve kültü-
rel bilgileri aktarm›yorsam, benim anadilime ve kültürü-
me hâkim olmayan bir sistemden bunu bekleyemem.
Elbette sisteme k›zmak daha kolayd›r, hatalar› da olabilir
ama kendimce ben bu konuda gayret göstermiyorsam,
sonuçlar›na da katlanmam gerekir.
Mesela, yeterince Türk ö¤renci say›s› bir okulda var-
sa, bu veliler ba¤l› olduklar› Bezirksregierung'a baflvuru
yaparak, Türkçe dersini okulun ders plan›na entegre e-
debilirler. Ama görünen o ki, bir okulda Türkçe dersi im-
kân› sunuldu¤u halde birçok veli çocu¤unu anadil
dersine göndermiyor.
n
Referans:
Size göre flu anda 3. ve 4.nesil Türkler aras›nda
Türkçe'nin durumu nas›ld›r? Yani, gerçekten anadil olarak
Türkçe konuflmak için özel bir gayret var m›, yoksa Almanca
m› daha çok ve daha iyi konufluluyor?
Leyla Kalkan:
Üçüncü ve dördüncü kufla¤›n dil kul-
lan›m› maalesef çok yetersiz. Birçok çocuk ve yetiflkin,
kendilerini anadillerinde yeterince ifade edemiyorlar.
Kesinlikle Almanca’ya daha hâkimler. Daha kötüsü ise
‘Doppelte Halbsprachigkeit (Çift Yar›dillilik)’ denen dil-
bilgisel fenomen... Birey böylelikle iki dile, yani Alman-
ca’ya ve Türkçe’ye yeterince hâkim de¤il. Bu durum
maalesef çok fazla görülmekte ve do¤rudan burada yeti-
flen yeni kuflaklar›n e¤itim hayatlar›n› olumsuz yönde
etkilemektedir.
Asl›nda Türkçe’nin art›k gerçekten ‘anadil’ mi diye
düflünmemiz laz›m. As›l sorun oradan kaynaklan›yor.
E¤er bir çocuk do¤du¤u andan itibaren Türk as›ll› olan
velileriyle sadece Almanca veya iki dili kar›flt›rarak ileti-
flim kuruyorsa, kan›mca ileride art›k Türkçe, art›k anadil
kategorisine girmemifl olacak. Bir bireyin Türk as›ll› ol-
mas›, do¤rudan anadili Türkçe’dir diye bir varsay›m ol-
mamas› laz›m. Bunu bilhassa üçüncü ve dördüncü
kuflakta görmekteyiz. Kuflaktan kufla¤a Türk dillinin
kullan›m›n›n azald›¤› ortada. Zaman geçtikçe ve bizlerin
Türk dil kullan›m›n› muhafaza etmedi¤imiz sürece ileri-
de yani en geç bir kuflak sonra Türkçe birçok Türk as›ll›
insan için bir yabanc› dil olacak.
n
Referans:
Bir ara okul bahçelerinde Türkçe konuflulma ya-
sa¤› getirilmesi için teklifler vard›. fiu anda öyle bir k›s›tlama
var m›?
Leyla Kalkan:
fiu an tan›d›¤›m hiçbir okulda öyle bir
uygulama yok. Zaten bu durum sadece Türkçe’nin ya-
saklanmas› anlam›na gelmiyordu. Bütün yabanc› dille-
rin okul bahçelerinden yasaklanmas› ba¤lam›nda baz›
okullar taraf›ndan yasaklanmas› düflünülüyordu. ‹lk
bafllarda baz› okullar, bilhassa daha sorunlu bölgedeki
ve yabanc› say›s› çok yüksek olan okullarda böyle bir ya-
saklama k›sa bir süre uyguland›. Bu e¤itim bakanl›¤›n-
dan yürürlü¤e sokulan bir uygulama da de¤ildi ayr›ca.
Ama uygulanmas› çok zor ve baflar›s›z bir konsept ol-
49