Background Image
Previous Page  11 / 64 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 11 / 64 Next Page
Page Background

11

MAYIS - HAZ‹RAN 2014 •

riyle bütün Almanya’y› ayak-

land›rmaktan vazgeçmelidir-

ler, diyordu. “Saçma (absurd)

talepler dedi¤i; Müslüman

mezarl›¤›, ‹slâm din dersi,

Kurban ve Ramazan Bayram-

lar›nda tatil, Alman ordusunda

askerlik yapan ve hapishane-

deki müslümanlara dinî-psi-

kolojik dan›flmanl›k gibi

beklentilerdir.

Almanya Müslümanlar› Mer-

kez Konseyi (ZMD) Baflkan›

A. Mazyek, Müslümanlar› ve

H›ristiyanlar› ortak de¤erlerde

buluflmaya ça¤›r›rken

(2)

, ayn›

kuruluflun yönetiminde bafl-

kan yard›mc›l›¤›n› yürüten

flahs›ma, sözde bir hümanist a-

kademisyenler araflt›rma gru-

bu ad›na gönderilen mektup;

“Müslümanlar›n, uykular›m›z›

kaç›ran politik çabalar›n›, Or-

taça¤ laneti olarak alg›l›yoruz”

cümlesiyle bafll›yor ve deva-

m›nda, gayet diplomatik bir

dille Türklerin flahs›nda ‹s-

lâm’› ve Müslümanlar› afla¤›-

layan ifadelere yer veriyor. Dr.

Fabian Strauss imzas›n› tafl›-

yan mektubun sonuna do¤ru

da, Bat›l› devletlerde müslü-

man kimliklerini önplana ç›-

karmak isteyen Türklerin ve

Arap kökenli ailelerin, kendi

ülkelerine dönmeleri tavsiye-

sinde bulunuluyor.

Kimin Seleficisi?

Di¤er taraftan, son zamanlarda

Alman medyas›nda baz› Müs-

lüman ilahiyatç› ve akademis-

yenlerin neflredilen makale

veya kitaplar›nda, Kuran-› Ke-

rim’den mülhem ‹slam, Müs-

lüman gibi temel kavramlar

etraf›nda yo¤unlaflan konulara

getirdikleri yorumlar ilgiyle

takip edilmektedir. Müslü-

manlar kadar Avrupa’n›n yerli

toplumlar›n› da çok yak›ndan

ilgilendiren ve ne hikmetse hiç

de gündemden düflürülmeyen

Selefilik konusu art›k, “Müs-

lüman Müslümana Karfl›

(3)

bafll›¤›yla verilecek bir nokta-

ya geldi. Galiba baz› “derin”

güçlerin de varmak istedikleri

hedef bu olsa gerek…

Bütün bunlar, din olarak ‹s-

lâm’›n ve mensuplar› Müslü-

manlar›n ne derece toplumun

gündeminde ve ilgi oda¤›nda

oldu¤unu gözler önüne ser-

mektedir. Avrupa’n›n yerli

toplumlar› ve kamuoyunun

tercihi, önceli¤i, hatta dayat-

mas›, tahmin edilece¤i gibi,

“Soft ‹slam”dan yana iken;

genifl taban› olan gelenekçi ‹s-

lâm çizgisindekilere göre, faz-

laca suland›r›lm›fl, biraz da art

niyet kokan bu ak›ma son de-

rece temkinli yaklafl›lmal›d›r.

Bir taraftan Avrupa Göçmen

Müslümanlar› ad›na “aç›l›m”a

karfl› direnirken seçenek (al-

ternatif) sunamayan ve ezici

ço¤unlu¤u temsil eden kesim,

di¤er tarafta ise özellikle de¤i-

flik milliyetlere mensup genç

müslümanlar aras›nda giderek

varl›¤›n› hissettiren Selefilik

ak›m›... Bir de, kendisini hem

Seleficilerin, hem de gelenek-

çilerin d›fl›nda gören, müslü-

man

entelektüel

ve

akademisyen çevrede giderek

kendinden daha çok söz ettire-

cek “Avrupa Müslümanl›¤›”...

Bizi as›l kayg›land›ran ise,

hergün birer ikifler elimizden

kay›p giden, 3. ve 4. kuflak

gençlerimizdir. Bu nesil, bas-

k›n kültürün diliyle kendini i-

fade etme¤e bafllamas›yla

birlikte, Oliver Roy’un dedi¤i

gibi, birçok elementi de bera-

berinde devralarak, akültüras-

yon sürecindeki nesildir ki,

Selefiler ve benzeri marjinal a-

k›mlar için haz›r lokma gibi-

dir.

Avrupa Müslümanl›¤›

Almanya Müslüman çat› ku-

rulufllar›n›n flimfleklerini üstü-

ne

çeken

müslüman-

akademisyenlerin bafl›nda ge-

len Prof. Dr. M. Khorchide

(Hurflid), kendini flöyle savu-

nuyor: “Bizim böyle serbest

düflüncemizden ürkenlerin ba-

z›lar›, yar›n namaz›, öbürgün

orucu, daha sonra da Tanr›’y›

terk edece¤imizi veya O’nun

yerine ikinci bir Tanr› koyaca-

¤›m›z› zannediyorlar. Bunlara

benim cevab›m fludur: ‹s-

lâm’da ibadet uygulamas› ve

inanç ö¤retisi gibi tart›flma gö-

türmez konular›n s›n›rlar› ga-

yet aç›kça bellidir

(4)

”. Hangi

niyet ve gayeyle söyledi¤ini

kestirememekle birlikte; bizim

din anlay›fl›m›z devaml› gün-

celleflmelidir ki, dura¤anlafl-

mas›n ve günlük hayattaki

anlam›n› yitirmesin, diyor.

Do¤rusu, bizim “dini bütün”

müslümanlar›m›z›n alenen

söyleme¤e asla cesaret ede-

meyece¤i bir üslupla; ‹slâm`›n

t›pk› dokuzuncu, onuncu ve

onbirinci yüzy›llarda oldu¤u

gibi, Avrupa’da yay›laca¤›n›