Background Image
Previous Page  10 / 64 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 10 / 64 Next Page
Page Background

YORUM

10

• REFERANS

¤unu sordum: “Ben kundak-

tayken ailem Bayburt’tan ‹z-

mir’e göç etmifl. ‹zmir’de

büyüdüm fakat ben Bayburt-

lu’yum.” dedi. Sohbetimizin i-

lerleyen bölümlerinde, aile

ortam›nda yaflanan Bayburtlu-

lu¤un, genç adamda Bayburt’a

aidiyat fluurunun geliflmesine

vesile oldu¤unu anl›yoruz.

Ayn› soruyu Almanya’l› bir

Türk’e sordu¤unuzda ise, flöy-

le bir cevap alabilirsiniz: Do¤-

ma büyüme Köln’lüyüm ama

aslen Sivas’l›y›m. fiimdilik

bunun kendisi bile büyük bir

teselli kayna¤›d›r. Bizi as›l dü-

flüncelere gark eden nokta ise;

bunlar›n çocuklar›n›n “aslen”

nereli olacaklar›d›r…

“Institut Info”nun 15 yafl üzeri

Türklerle yapt›¤› bir kamuoyu

araflt›rmas›na göre, 2009 y›l›n-

da Almanya’y› vatan olarak

görenlerin oran› %21 iken,

2010’da %18’e ve 2012 y›l›n-

da ise bu oran %15’e inmifltir.

Bunun niye böyle oldu¤unu,

ailelerinin göç ettikleri ülkede

do¤up büyüyenlerden daha

çok, o ülkelerin yetkili ve so-

rumlular› düflünmelidirler.

Türklerin düflünmesi gereken

husus ise; vatan mefhumunun

nesilden nesile nas›l aktar›la-

ca¤› olmal›d›r. Anavatan ola-

rak Türkiye’nin zihinlerde ve

gönüllerde yaflat›lmas›, Avru-

pa’daki Türklere manevi des-

tek, psikolojik güç verir ve

kültürel kimli¤inin pekiflmesi-

ni sa¤lar.

“Vatan; anlad›¤›m ve anlafl›l-

d›¤›m yerdir.” (Karl Jaspers)

Belki de Avrupa Türkleri için

en uygun vatan tarifi bu olsa

gerek: Anlad›¤›m ve anlafl›ld›-

¤›m yer... Fakat yeni nesillerin

anlamak gibi bir engelleri kal-

mad›. Onlar›n, do¤up büyü-

dükleri topraklara “vatan”

diyebilmelerinin önündeki en

büyük engel, anlafl›lmamalar›-

d›r. Aç›kças›, onlar› anlamak

istemiyorlar!

Arflivimde nereden elime geç-

ti¤ini bilmedi¤im, “Fremd-

landheld”

bafll›¤›yla,

Türkçe’ye “gurbet kahrama-

n›” veya “yabanc› ülke kahra-

man›” diye de tercüme

edebilece¤imiz fliirin, alt›nda

Hayrettin (Turkish Power

Boys) imzas› var. Anlafl›lan,

Hayrettin burada (Almanya)

yetiflen Türklerden... Hayrettin

fliirinde; “Yabanc› bir ülkede

bir ömür/Düflünememifltin/Bu

senin al›n yaz›n… /Bu (al›nya-

z›s›) seni vatans›z b›rakt›.” di-

yor ve flöyle (Türkçe’si

taraf›m›zdan tercüme edilmifl-

tir) devam ediyor:

“Hier bist du ein Türke/Bu-

rada bir Türk’sün

Und dort ein Deutschlän-

der;/Ve orada bir Almanc›…

Die Türkei ist dir fremd ge-

worden/Türkiye sana yabanc›-

laflt›,

Und den Deutschen bist du ein

Fremder./Almanlar içinse sen

bir yabanc›s›n.”

Yeni nesil Avrupa Türklerinin

galiba en büyük bedbahtl›¤›;

gurbette yabanc›, (burada bir

Türk), orada (Türkiye) ise

“Almanc›” olarak görülmele-

ridir. Hatt›zat›nda flikâyetçi ol-

duklar›

yegâne

konu;

anlafl›lmamakt›r. En az›ndan

“yenivatan” diye sahiplene-

cekleri ülkelerde etnik/kültürel

kökenlerinden dolay› anlafl›l-

mak istenmemeleri, onlar›n

yönünü Türkiye’ye çevirirken,

orada da her ne kadar “Al-

manc›” olarak görülseler de,

Türk/Müslüman oldu¤undan

dolay› d›fllanmam›fl olmalar›;

Türkiye’ye “vatan” diye sar›l-

malar›na vesiledir.

Asl›nda sa¤l›kl› bir süreç ol-

mamas›na ra¤men, Avrupal›-

n›n her d›fllamas›nda, buradaki

Türk biraz daha Türkiye’ye

yaklafl›yor. Berlin Maxim

Gorki fiehir Tiyatrosu’nun

Türk as›ll› müdürü flermin

Langhoff gibi Alman toplu-

munda üst seviyelere t›rmana-

bilmifl Türklerde bile ayn›

flikâyetleri görmek mümkün:

“Art›k baz› tiyatrolarda; kar-

neval›, kimlik de¤iflikli¤i gibi

görme mülahazalar›na itibar e-

dilmesi çok önemlidir. (...)

Gerçi melezlik günümüzde

çok menuniyetle karfl›lanmak-

tad›r, lâkin sadece yüksek kül-

türün bekleme odas›nda...”.

Evet; siz “düflük kültür”den

gelen birisi olarak, karnaval›

can-› gönülden benimsemifl ve

melezlenmifl olsan›z bile, he-

nüz daha size s›ra gelmedi¤in-

den, “yüksek kültür”ün

bekleme odas›nda adam yeri-

ne konulmak için “ya sab›r”

çekeceksiniz.

Almanya’da yay›nevi sahibi,

burada do¤ma büyüme, Selma

Weiss adl› bir baflka Türk kö-

kenli kad›n; Almanlar›n, Türk

edebiyat›na klifleleflmifl, tepe-

den bakan, önyarg›l› bak›flla-

r›ndan duydu¤u rahats›zl›¤›

dile getirdikten sonra; “Alman