9
TEMMUZ - A⁄USTOS • 2013 •
birisi, farkl› kültürlerle diyalog
hâlinde olan bir grup Al-
man’la Hz. Mevlana hakk›nda
sohbet etmemi istemiflti. Uz-
manl›k saham de¤ildi, fakat
daha önceleri Hz. Mevlana ü-
zerine yazd›¤›m uzunca bir
makalemi özetledikten ve Al-
manca’ya çevirdikten sonra
10-15 kiflilik seçkin grubun
karfl›s›na geçtim. Do¤rusu,
“Türlü din, mezhep ve tarikat-
lere mensup bir mürid kitlesi-
ne sahip
(7)
” Mevlana’y›
anlatman›n tam da yeriydi.
Daha sonra monologdan diya-
lo¤a dönüflen sohbetimizde,
baz› Almanlar›n, Celaledini
Rumi hakk›nda küçük çapl› da
olsa, bir araflt›rma yapt›klar›
ve önbilgi edinerek toplant›ya
geldiklerini gördüm. Hele Hz.
Mevlana’n›n Almanca’ya çev-
rilmifl baz› sözlerindeki derin-
li¤e ve hoflgörüye at›fta
bulunan yafll› bir Alman’›n;
“Daha biz Ortaça¤ karanl›¤›n-
da yaflarken, siz de böylesi bir
düflünürün oldu¤unu, do¤rusu
hayranl›kla ve ilk defa ö¤ren-
mifl oldum.” dedi¤ini hiç unut-
muyorum. Oradan ayr›l›rken,
kendi kültürümüzün çok ö-
nemli flahsiyetlerinden birisine
duyulan ilgi ve yak›nl›¤a vesi-
le oldu¤umdan son derece
memnun olmufl ve “kültürler-
aras› diyalog böyle bir fley olsa
gerek” demifltim kendi kendi-
me...
Özellikle H›ristiyan yerli ço-
¤unluklar›n içinde Müslüman
az›nl›k olarak yaflayan göç-
menlerin hayatî önem arz eden
ortak konular›ndan birisi de,
din eksenli kültürel kimlikleri-
nin kabul görmesidir. Bu çer-
çevede ele ald›¤›m›z dinler- ve
kültürleraras› diyalog mesele-
sini kurulufl, cemaat veya fla-
h›slar baz›nda de¤erlendirme-
di¤imizin alt›n› çizmek isteriz.
En son kat›ld›¤›m Müslüman-
H›ristiyan diyalog zirvesinde
bir daha gördüm ki, Müslü-
manlar bazen zanl› bazen de
flikâyetçi sandelyesinde otu-
ranlar› and›r›rken, Kilise tem-
silcileri, her zaman oldu¤u
gibi, bazen hâkim bazen de
hâkem makam›ndakiler gibi
davran›yorlard›.
Kültürler çat›flmas›,
dinler diyalo¤u...
Ben, sizinle diyalog masas›na
otursam, sizin anlatt›¤›n›za de-
¤il, size bakar›m! Donan›m›-
n›za, temsil kabiliyetiniz ve
liyakat›n›za, ondan da önemli-
si, temsil etti¤inize de¤il, ya-
flad›¤›n›z kültüre bakar›m.
‹lber Ortayl›’n›n, “Bu k›tada
üstünlük kompleksi çok eski-
den beri vard›r
(8)
” dedi¤i Av-
rupa’da sizi diyalo¤a davet
edenlerin, sizi anlamak gibi
bir dertlerinin olmad›¤›n›, tam
tersine; size birfleyleri anlat-
mak için ça¤›r›ld›¤›n›z› hat›r-
latmak isterim. Dostlar
al›flveriflte görsün bab›ndan
sahnelenen ‘Kültürleraras› Di-
yalog’un kendisinin de art›k
‘kültürleraras› diyalo¤un kül-
türü’ oluflmaya bafllad›¤›n›
söylüyor Armin Nassehi...
“Kendi pozisyonundan taviz
vermeden, karfl› taraf› kültür-
ler diyalo¤unda kabullenmifl
görünmek
(9)
”, size davet ç›ka-
ranlar›n de¤iflmez tutumlar›
oldu¤unu bildi¤iniz hâlde, se-
sinizi niçin yükseltmiyorsu-
nuz?
R. Sennet’in gelifltirdi¤i; “Ça-
t›flma ortam›nda yetiflen toplu-
lu¤un bir düflmana ihtiyac›
var. Sadece ortak düflman› o-
lanlar birbirine karfl› kardefllik
duygusu beslerler.
(10)
” fleklin-
deki sosyolojik tesbit, ev öde-
vini
bihakk›n
yerine
getirmeyen bize hitap etti¤i
kadar, kendi içindeki da¤›n›k-
l›¤› ve uyufluklu¤unu bertaraf
etmek için ‹slâm’› veya Müs-
lüman Göçmenleri, ‘mal bul-
mufl ma¤ribi’ gibi malzeme
olarak kullanan Avrupa’n›n
yerli cemaatleri, belli kesim
ayd›nlar› ve toplum mühen-
disli¤ine soyunan kurulufllar›-
na da hitap eder. Herhangi bir
dine, ideolojiye veya siyasî
kurulufla mensup topluluklar-
da, ortak gaye ve hedefler et-
raf›nda hayat bulan, birlefltirici
Bu
“kardeflli¤in”
niçin ete kemi¤e
büründürülemedi¤inin
izah›n› istemek;
bar›fl ve hoflgörüden
yana her Müslüman,
Yahudi ve H›ristiyan’›n
hakk›d›r!
”