Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  10 / 60 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 10 / 60 Next Page
Page Background

YORUM

10

• REFERANS

tin deste¤ine ihtiyaç duyar›z.

‹slam’da ‘ümmet’i, Müslü-

manlar›n cemaati oldu¤u ka-

dar mahalli cemaatimiz ve

dünya camias› olarak da anla-

mak mümkündür. Cemaat,

birçok bak›mdan modern kitle

toplumunun karfl›t›d›r. Kitle

toplumunun yol açt›¤› prob-

lemlerin ve bozukluklar›n bir-

ço¤unun ilac› cemaatte

bulunmaktad›r. (5)”. Modern

kitle toplumu olmadan, olufl-

madan cemaatler vard›. Cema-

atte

dayan›flma

ruhu,

toplumda ise ölesiye rekabet

zihniyeti hâkimdir. Birinci ve

‹kinci Dünya Savafllar›n›n ar-

d›ndan, baz› ülkelerde erken,

Türkiye gibi baz›lar›nda ge-

cikmeli de olsa, resmî toplum-

dan sivil topluma geçifl süreci

yafland›.

Seküler ve postmodern an-

lamda sivil kitle kurulufllar›n›n

mayas›nda inanç eksenli ce-

miyetlerdeki “iman” ol-

may›nca, ruhsuz, teknik ve

konjöktürel (k›rm›z› çizgileri

flartlara göre de¤iflen) bir top-

luluk ortaya ç›k›yor. R. Sen-

net’in dedi¤i gibi; “Ça¤dafl

kitlenin görüntüsü, ça¤dafl ce-

maati etkiler”. Ve bu görüntü-

den ürkenler, daha güvenli ve

huzur verici oluflumlara s›¤›-

n›rlar, çünkü; “En basit grup-

larda bile, herkes birbirini

tan›d›¤›ndan ve konumunu

bildi¤inden, orada bir intizam

var. Birisi kendini koyuverdi-

¤inde, komflular hemen duru-

mun fark›na var›rlar fakat kitle

bunu farketmez. Baflka bir ifa-

deyle; cemaat, gözetleme gö-

revini üstlenir. (6)”

Paralel de¤il,

toplum içinde bir parça...

Avrupa Türklerinin flimdiye

kadar dinamik kalmalar›n›n

temelinde yatan sebeplerin bi-

risi de bu heterojen yap›ya sa-

hip olmalar›d›r. Onun için,

Bat› toplumlar›nda flarkl› az›n-

l›klar olarak kalabilmenin en

baflta gelen flart›; toplum için-

de cemiyetleflerek toplumun

bir parças› olmakt›r. Alman-

ya’daki Türk/Müslüman kuru-

lufl temsilcileri samimiyetle;

“Biz bu toplumun bir parças›-

y›z” demelerine ra¤men sözle-

ri, Alman kamuoyunda ya

inand›r›c› bulunmuyor, ya da

ikna edici... Bir Bat›l›, hele he-

le bir Alman gözüyle bak›ld›-

¤›nda, haram ve helâller,

töreler ve davran›fl biçimleri

gibi farkl›l›klar, “k›rm›z› çiz-

gileri” belirliyor. Hâlbuki, ben

bu toplumun bir parças›y›m,

diyen senden beklenen fley; ar-

t›k ‘parça’ olmaktan da vazge-

çerek,

anonimleflmendir!

Bat›l› modern/postmodern

toplum anlay›fl› bunu gerekti-

rir.

“Türkler paralel toplum olufl-

turuyorlar” itham›, asl›nda ço-

¤ulcu toplum içinde kültürel

varl›¤›n› sürdürme niyeti tafl›-

yan iradeye haz›ms›zl›¤›n bir

ifadesidir. Ortak de¤erleri

paylaflan insanlar›n ayn› veya

birbirine yak›n semtlerde yo-

¤unlaflmalar›, sadece Alman-

ya’daki Türklere mahsus bir

durum de¤il; tam tersine, göç

alan bütün ülkelerde benzeri

oluflumlar› görmek mümkün.

Bu durum, günlük hayat›n d›-

fl›nda kalmak veya ayr› bir

dünyada yaflamak için de¤il;

toplum içinde mevcudiyetini

muhafaza edebilmek içindir.

Bat›l› düflüncedeki “paralel

toplum”un, bizim ait oldu¤u-

muz medeniyet havzas›ndaki

karfl›l›¤›, camiad›r, cemaattir,

cemiyettir. Bu sosyolojik olu-

flumu “paralel devlet” gibi al-

g›lama ise, hezeyandan

ibarettir. Düsseldorf’da yafla-

yan Japonlar›n, kendilerine ait

okullar›, bankalar› ve al›flverifl

merkezlerinin olmas›n›n yan›-

s›ra, günlük hayatta ihtiyaç

duyulan her fleyi kendi “get-

to”lar›nda temin edebildikleri-

ne kimse “paralel toplum”

demiyor, diyemiyor! Çünkü

onlar, Almanlar›n da gözünde,

gerek ülke gerekse az›nl›k ola-

rak, “En Üsttekiler” konu-

mundad›rlar.

Fakat ülkenin bunca hayatî

meseleleri varken, mütemadi-

yen “En Alttakiler”le u¤rafl-

mak, sizce de mânidar de¤il

midir? “Baz› halk kesimleri-

nin hiçbir zaman ‘üsttekilere’

de¤il de, aniden hep ‘alttaki-

lere’ öfkelenmesi nerden kay-

naklanm›fl olabilir? Meselâ,

niçin göçmenlere, sosyal yar-

d›m alanlara veya iddial› bir

mimariye öfkelenirler de, ama

hiçbir zaman gerçek toplumsal

güç ve zenginlik da¤›l›m›n›

tart›flmazlar? (7)”. Galiba bu

düflünce veya alg›lama biçimi,

insan›n kendinden “üstteki”ne

hayranl›kla, kendinden”altta-

ki”ne ise afla¤›lay›c› bir gözle

bakma f›trat›ndan peydahlan-

maktad›r.