B
izde çokça kullan›lan bir söz vard›r ya, “fieyh
uçmaz mürit uçurur” diye... Türkçe’mizde de bir-
çok deyim vard›r bunun gibi. Bunlar ve atasözle-
rimiz belli bir tecrübenin ürünüdür. Yaflanm›fl olaylar›n
bir ürünü olarak nesilden nesile intikal ederler.
fiimdi bu nereden ç›kt› diye merak edenler olacakt›r.
Asl›nda her bir deyimimiz ve atasözümüz, sayfalarca ya-
z›lacak dersler içerirler. Özellikle bir fleyi, gerekti¤inde
abartarak yüceltmek, göklere ç›karmak veya alçaltarak
yerin yedi kat dibine bat›rmak gibi bir hasletimiz vard›r.
Her türlü abart›y›, afl›r›l›¤›, taassubu ret eden bir inanc›n,
bir dinin mensuplar› olmam›za ra¤men biz bunu yap›-
yoruz. Sonuç; halimiz ortada...
Dinimizin emri: Allah’›n ipine sar›l›p Peygamber’in
yolundan gitmektir.
Biz o kadar ip üretmifliz, yol üretmifliz ki; Allah’›n i-
pini de Peygamber’in yolunu da kaybetmifliz. ‹slam âle-
minin bafl›n›n s›k›nt›dan kurtulamay›fl›n›n ana sebebi bu
cehalettir. ‹deallere, prensiplere, fikirlere, gayelere odak-
lanmak yerine flah›slara odaklanm›fl›z.
fiayet bir cemaat, parti, dernek veya bir tarikat mens-
ubu isek; öne ç›kan olay cemaatin, partinin, dernek veya
cemiyetin, tarikat›n idealleri, fikirleri, gayeleri de¤il, var-
sa yoksa liderler, baflkanlar veya fleyhlerdir. Manevi
mevkilerin tepesine maddeyi, yani flahs› oturtur, yücelt-
tikçe yüceltiriz. Art›k o kifliyi ilahlaflt›r›r, kendi flahsiyeti-
mizi de kaybedip, o flahs›n kölesi olmay› bir meziyet ha-
line getiririz. Bundan sonra do¤rular kaybolmufltur.
fieyh ilahlaflm›fl, uçmaya bafllam›flt›r. Ne derse, ne yapar-
sa do¤rudur, çünkü onun bir bildi¤i vard›r. Düflünme,
de¤erlendirme, yarg›lama özelli¤ini kaybetmifl, flahsiye-
tini yitirmifl insanlar art›k bir flahs›n kap›s›nda onun kö-
lesi, flakflakç›s› haline dönümüfltür. Kraldan fazla
kralc›y›z ya, kral her fleyin en iyisini bilir ve yapar. fiahsi-
yetini yitiren kifli; “Ey fleyhim, ben seni kanatland›r›p u-
çurdum, bana da tüyünden bir tane ba¤›flla, ben de
sendenim. Ben benli¤imi sana verdim, kendimi sende
kaybettim. Senin kulun kölen oldum, beni sak›n unut-
ma...” demeye bafllar.
Her insan irade ve vicdan sahibi olmal›d›r. Duygula-
r›, düflünceleri, idealleri, inançlar› olmal›d›r. O, hiçbir ce-
maat, parti, dernek, flah›s taraf›ndan ipotek alt›na
al›namaz. Hiçbir flahsiyet bu de¤erlerini ipotek alt›na al-
d›rmamal›d›r. Ald›rd›¤› an, buna müsaade etti¤i an, in-
sani de¤erlerini kaybetmifltir. O yarat›¤›n art›k kendine
de, topluma da hiçbir katma de¤eri olmaz, yoktur da...
Hiçbir insan›n bir de¤erini, kendi de¤erlerinden do-
lay› yarg›lama, ötekilefltirme, d›fllama, yok sayma hakk›
yoktur. ‹nsan›n bir baflka insan› yüceltme, yerme hakk›
da yoktur. Bunlar bizim inançlar›m›za terstir. Bir insan›
sevebilir veya sevmeyebilirsiniz ama sevmeseniz de yer-
menizin de bir ölçüsü vard›r. Bizde kaybolan fley iflte bu
de¤er ölçüleridir. Biz ölçüyü kaç›rd›k, benim her fleyim
senden iyi, benimkiler do¤ru, seninki yanl›fl. Ben her fleyi
en iyi bilen, en do¤ru yaflayan›n yan›nday›m. Benim yo-
lum do¤ru, liderim âlimdir. Benim fleyhim uçar, seninki
emeklemiyor bile. Bu misalleri ço¤altmak mümkün. An-
latmak istedi¤im konu, yanl›fllar›n içerisinde yüzüyoruz
ve yüzmeyi unuttu¤umuz içinde bo¤uluyoruz.
Çaresi biziz, kendimiziz. Dert belli, reçetesi de yaz›l-
m›fl amma biz reçeteyi kaybetmifl, ha bire yanl›fl ilaçlar
kullanmaktay›z. Hâlbuki reçete insan›n kendisinde, vic-
dan›nda, iradesinde, benli¤inde sakl›. Onu yeniden bu-
lup ç›karmal›y›z. Kurtulufl baflkalar›nda de¤il,
kendimizdedir. Biraz konumumuzla ilgili oldu¤u için,
biraz da buradaki insan›m›z da oy kulland›¤›ndan, Tür-
5
-
‹HSAN ÖNER
Biraz fiahsiyet
Lütfen...